Hüseyin Deniz  -  İlahiyatçı/Yazar

ÜLKENİN BAŞ BELASI TERÖR VE BİTMEYEN VAHŞET

25 Ekim 2024 Cuma Saat: 12:31

Geçmiş olsun basınız sağolsun Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde yaşamaktan onur ve şeref duyan ve kendini Türk hisseden güzel kardeşlerim.

Hepinizin malumu olduğu üzere bu terör belası bulunduğu her ülkenin başının belası olmaya devam etmektedir.

Peki bu terör belası bize nasıl sardı bizden ne ister!

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesini durdurmak, engellemek için dağa taşa mermi yapmak, uçak kaldırmak suretiyle ekonomik yönden zarar vermek ve şah’a kalkmasını önlemektir. İşte onlar için en uygun olanı Ülkenin doğu ve güneydoğunda yaşayan, halkının çoğunluğu kürt olan ve bu kimliğin onlar için gerçekten çok kolay olmasından dolayı, buradaki halka, korku ve endişe yaratmak suretiyle ve buradaki halka burası Kürt toplumu ve toprağıdır diyerek Devletine, bayrağına ve milletine karşı ayaklanması için her türlü kara propagandalar yaptılar.

Halk aklı selim davrandı bunda da başarılı olmayınca,oradaki halka silah doğrultarak, Kendilerine ekonomik yönden destek olmalarını istediler. Daha sonra buranın çoluğunu çocuğunu,Dağa kaldırmak suretiyle kullanmak istediler.

Doğu ve güneydoğunun bazı yerlerinde ,kara propagandalar yapma yolunu seçtiler.

Bunun niçin neden yaptıklarını herkes bilmektedir.

Türkiye’miz üzerinde emelleri olan, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını elde etmek isteyen vede üzerinde yaşayan halkın arasına fitne sokma suretiyle istedikleri tek şey, bu bölgede emellerine ulaşmaktı.

Evet son yılların en büyük belası, Vatanımızın bitmeyen çilesi, Milletimizi sırtından vuran ihanet hançeri, Nice kınalı kuzuların hayallerine son veren, Ana yüreklerini kavurup dağlayan vahşet. Bitmedi, bitirilemedi, 30 yılı aşkın,Ülkemin dağlarında yakılan ağıtların sesi de dinmedi. Neden, nedendir diye soruyor? Sesi sesime karışan yanık yürekler… Ben, sen, o değil miyiz hepimiz? Anlatmaz mı bu seslerin dili barışa, kardeşliğe olan hasre­timizi. Unutulur mu hiç? Beni, seni biz yapan Türk milletinin o muhteşem tarihi. Şehitlerimizi, Gazilerimizi ‘Önce Vatan’ deyip de, kendini feda eden nice yiğitleri unutmak ne mümkün? Ya onların ardında kalanların acıyla kavrulan yürekleri? 80’li Yıllarda başlayan 90’lı yıllarda hızlanan bir müddet ara verilmede 2000’li yılların ilk çeyreğinde Ülkemizi yeniden sarmalına alan terör belaları; PKK’SI, DEAŞ’I, FETÖ’SÜ; ardındaki işbirlikçileri… Pek çok kınalı kuzuyu elimizden çekip aldı,

Zaman zaman ülkemizin bazı illerinde, canlı bomba olarak kullandıkları kişilerin eylemlerine de rastladık.

Bu topraklar üzerinde yasama hayalleri olan yiğitlerin hayatlarını söndürdüler … Pek çok ailenin ocağını yakıp kül ederek tayümar ettiler. Anaların, babaların eşlerin yürekleri yandı, Nice sevdalıların kalpleri kavruldu, Ço­cukların boyunu bükük kaldı. Neden? Ne uğrunaydı bu yakıp yıkılan yıllarımız? 

Diyarbakır’da kazılan hendekler, Kobanê eylemleri ne için de bu hendekler neden niçin kazıldı?

Hâlbuki o vatan parçamıza, o bereketli topraklara sevgi tohumu ekilseydi, ülkenin ekonomisi Şah’a kalkardı yatırımını ona göre şekillenirdi ve overimli ovalarda silahların patlayıcılar yerine, sapsarı buğday başaklar olsaydı, ne de güzel olacaktı… Olmadı bırakmadılar; hep terör ve kargaşaya yarattılar.

Bunun için Devletin çözüm adına uzatılan elini mani oldular ve halkla ilişkisini kesmek istedi­ler! Dağları, taşları kendi çıkarları ve menfaatleri uğruna kana boyadılar, Binlerce askerimizin, po­lisimizin acımadan canına kıydılar. Oradaki halkın yaşadığı evlerin ocaklarını yakarak başlarına yırttılar.

Yetmedi kendilerinden olana dahi silah sıktılar! Bebek, kadın, yaşlı, genç demediler; Binlerce sivil yurttaşı­mızı da katlettiler. 

Buraya yapılmak istenen hizmetlere engel oldular bütün devlet araclarini yaktılar yıktılar,burada görevli insanların kimini dağa çıkardılar gözdağı vermek için öldürdüler.

 İnsanı sokan zehirli Yılan gibi enikledir, filizlendiler, devlet bütün gücüyle bunların üstüne gitse de

Kandırılmış beyinler tarafından kendi canlarını hiçe  sayarak, gönüllü intiharcılarcıları kullanarak

Her zaman olduğu gibi, yine dün Ankara Kahramankazan‘daki (TUSAŞ) Türk havacılık uzay AŞ’ üstüne saldırdılar ve masum beş tane ekmeğinin peşinde olan ve orada, onların canlarini yakan İHA’ lar SİHA’lar üretilen Yere pusu kurarak beş tane kardeşimizi şehit ettiler ve 10:15  yaralının olmasına sebep oldular.

Dedik ya, adı terör belası. Sadece ülkemizin değil, Dünyanın en ölümcül hastalığı, ve­bası… Adeta binlerce insanımızın enkazı kaldı o süreçten geriye, Hala devam ediyor bu mücadele. Vatan için, birlik ve beraberliğimiz için. Nicelerimiz vatan uğruna can verdi, Şehit oldular. Nicelerimiz vatan için feda etti her bir uzvunu hiç tereddüt etmedi, Gazi oldular, Ama vatan topraklarımızı asla parçalatma­dılar. Kimi zaman görürüz onları! Yüreklerimizi dağlar, Şehitliklerde bayrak olmuş, nice kınalı kuzular. Her birinin başında Ay ile Yıldız; Dualar mırıldanan analar, Babalar, eşler, çocuklar, Kardeşler, bacılar. Türk milletinin onlara minnet borcu var. 

Bu bayrağın altında yaşamaktan onur ve şeref duyan dini dili ırk mezhebi her ne olursa olsun onlar bizim kardeşlerimizdir, Vatanına bayrağına göz dikenler kalleştir.

Hep beraber bizi biz yapan şu sözü söyleyelim! Ne mutlu türküm diyene..!