8 Kasım 2024 Cuma Saat: 14:45
Değerli dostlar: insanız ve insan olmamız hasebiyle, insanlarda bulunması gereken kayda değer bazı özellikler olması gerekir.
İdeal bir insan olarak toplumda yer alabilmek çok önemlidir.
İşte bunun içindir ki kişi derin bir tefekkür moduna girip,herkes kendisini o hassas terazinin bir kefesine, koymalı ve Kur’an ve hadislerde övülen insan tipleri olabiliyor muyuz
Bu tür bir insan tipine ne kadar yakınız ya da uzağız bunu bir insan olarak ölçmeye çalışmalıyız.
Bir Müslüman Hz.Peygamber (sav) efendimize kendine örnek almalı ve ona gıpta etmesi gerekir.
Resulullah: işte bu yüzden “Yedi sınıf insan vardır ki Allah Teâlâ onları hiçbir gölge bulunmayan günde Arş’ın gölgesinde gölgelendirecektir diye tarif eder.
*1. Adaletli devlet başkanı,
*2. Allah’a ibadetle büyüyen genç,
*3. Kalbi mescitlere bağlı kimse,
*4. Allah için birbirini seven ve bu uğurda birleşip bu sevgi ile ayrılan iki kişi,
*5. Tenha yerde Allah’ı zikrederek gözleri yaşaran kimse,
*6. Mevkî sahibi güzel bir kadın tarafından zina için çağırıldığı zaman “ben
Allah’tan korkarım” cevabı ile bundan uzak duran kimse,
*7. Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli fark etmeyecek surette gizli sadaka veren kimse” (Buhari, Zekat, 16, Müslim, Zekat, 30).
İşte bu hadis-i şerifte örnek gösterilen insan tiplerinin her biri toplumun sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesi için olması gereken özellikler taşımaktadır.
Şimdilik bunlardan ilk ikisini ele alalım, sonraki yazılarımdada diğerlerini açıklamaya devam ederiz.
—Adaletli devlet başkanı ve idareciler: Adalet mülkün temelidir ve olmadığı yerde zulüm vardır. Her şeyi lâyık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek; haksızlıktan ve taraflı davranmaktan sakınmaktır. Adâletin egemen olduğu yerde huzur vardır, güzellik vardır.
İşte bu yüzden, adaletin tecelli edebilmesi için öncelikle Devletin en tepesinden, başlayarak en aşağıya doğru bütün yöneticilerin adil olmaları noktasında elbette ki sorumlulukları vardır.
Tarihe baktığımızda adaletiyle meşhur olmuş devlet idarecileri hâlâ hayırla yadedilmekte, onun döneminde yaşayan insanların ne kadar şanslı oldukları dile getirilmektedir.
Başta Muhammed’ül emin sıfatıyla Allah Rasulü (sav) olmak üzere hulefe-i raşidin ve daha sonraki halifelerden bazıları.En ünlüsü Hz. Ömer’dir onun isminin başına “âdil” sıfatı getirilerek onunla özdeşleştirilmiştir. Devlet işlerinde devletin mumunu, kendi özel işlerinde kendi mumunu yakacak kadar ince düşünüp, emri altında bulunanların haklarını korumak için titreyen Ömer “âdil” sıfatıyla anılmış ve tarihe altın harflerle isminden söz ettirmiştir. O’ki; Halifelik döneminde Halkının nasıl yaşadığını, aç mı, açıkta mı, yiyeceği, giyeceği var mı, yok mu araştırmak için çıktığı anlardan birisinde açlıktan ağlayan çocuklarını susturmak için tencerenin içinde taş karıştıran kadını görüp koşarak şehre gidip yiyecek alıp un çuvalını sırtlayarak kadına getiren, yemek pişirip çocukların yediğini ve doyduğunu gördükten sonra görevine dönen Ömeru’l- Adil Müslümanlar için, hayır sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için ne büyük bir örnektir.
Ya.. İslam öncesi zalimliği ismi anılan Hz.Ömer,İslamı tanıdıktan sonra adil ve adaleti ile meşhur olmuş ve nam salmıştır.
İşte onun gibi adaletli devlet başkanları ve idareciler Arş’ın gölgesinde görülecektir demiştir.
Arş’ın gölgesinde gölgelenecek ikinci insan tipi “Allah’a ibadetle etmekle büyüyen gençlerimiz.
Günümüzde gerçekten Allah’a ibadeti hayatının bir parçası olarak görüp yaşamasına vesile olacak böyle bir büyüme şekline ne kadar da muhtacız!
Hadis-i şerifin ifadesi ile, böyle edep ve terbiye içinde Allah’ına bağlı ibadetini yapan bir gençliktir Özlenen.
İşte bunun içindir ki, gençleri geçiştirirken onları başıboş bırakılmamalı toplum ve insan açısından yararlı dinini diyanetini bilen bir genç olarak yetiştirilmelidir.
Burada ki en önemli metotlardan biriside Allah Resul’ünün şu hadisini örnek almalıyız!
“Kolaylaştırdı zorlaştırmayın’ sevdirz nefret ettirmeyiniz’ bu tarz bu üslup ne kadar güzel öyle değil mi?
Bir şey öğretirken o şeyin mayası küçük yaşta atılır.
Çocuklar yedi yaşına girdiğinde, ona din anlatılmalı, namaz’ı sevdirerek başlatma yolu seçilmeli
Ve on yaşına geldiği zaman da Namaz kılmalara teşvik edilmelidir.
En önemlisi eğer çocuğumuzun ibadetle büyüyen bir genç
olmasını istiyorsak, onun karşısında ibadeti hayatının bir parçası haline getirmiş anne, baba, abi, abla vs. olmalıyız.
Anne baba böyle bir eylem içinde olmazsa, çocuğunu örnek almayacak, anne baba haram ve yasak şeylerle iştigal ediyorsa onu örnek alacaktır.
Bir çocuğun gözünde dünyanın en iyi, en güzel, en ideal insanları anne-babasıdır. Okula gittikten sonra anne-babanın yerini öğretmen alır. Öyleyse anne-baba ve öğretmenlerin mesuliyetleri son derece ağır ve önemlidir.
Değer yargılarımız gittikçe aşınmakta, bize ait olmayan değerler gün geçtikçe en mahremimiz olan ailemizde dahi yayılma istidadı göstermektedir. Dolayısıyla topluma yansımaktadır. Batı’nın şiddete, isyana dayalı,vurmaya, kırmaya, öldürmeye dayalı çizgi filmleri çocuklarımızın körpecik beyinlerini sürekli tahrip etmekte, muhteşem medeniyetimizin ulvi değerlerine yabancılaştırılmaktadır. Bunların yerine ahlakı, merhameti, sevgiyi, cömertliği, barışı, kardeşliği, tevazuyu, hoşgörüyü, inceliği, nezaketi, yumuşak huyluluğu, ibadetle geçen hayatı, özetle değerlerimize ait tüm erdemleri anlatan çizgi filmler ve dizi filmler yapmalıyız.
Günümüzdeki bu düzenle batı özentisi ile çocuklarımız yoldan çıktı, din,iman kalmadı,öf ve ananeler unutululdu çocuklarımız artık bayı özentisi nedeniyle önü alınmaz tehlikeler içerisindeyüzmekte ve uyuşturucu alkol bataklığına saplandılar.
Paçavra gibi elbiseler giymeye başladılar
Çırılçıplak soyuldular, herkesin gözü önünde haya edep kalmadı anasının ve babasının yüzüne sigara tüttüren söz dinlemeyen bir gençlik meydana geldi.
Nedeni nedir diye soranlara dijital platformlarda ki yayınlar, saçma sapan filmler nedeniyle özenti.
İyi ve güzel temsilin insan hayatında ne kadar etkili olduğunu asla unutmamak gerekir.
Anne baba her yönüyle çocuklarını örnek olmalı onları ateşten,ahlaksızlıktan korumalı kendisi de örnek olmalıdır.
Güzellikleri hayatının bir parçası haline getirmiş bir kimsenin yürüyüşü bile derstir. Eğer çocuklarımızın “Allah’a ibadetle büyüyen gençler” olmasını istiyorsak önce kendi yaşantımıza çeki düzen vermeli ve sonra da diğer tedbirleri almalıyız. Esasında Sezai Karakoç “Ey Müslüman! İslam’ı öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin” sözüyle bir mütefekkir olarak söylenilmesi gerekenin en güzelini söylemiştir.
Din, ibadet,ahlak, adalet,dürüstlük denen şeyler anlatmakla etkili bir yol olmaz onu anne baba kendi yaşamalıdır