8 Şubat 2025 Cumartesi Saat: 15:25
Geçtiğimiz günlerde Ünye sahilindeki deniz suyunun kıyıdan uzaklaşması ve bunun deprem ihtimalinin alameti olup olmadığı gündeme gelmişti.
Geçtiğimiz günlerde Ünye sahilindeki deniz suyunun kıyıdan uzaklaşması ve bunun deprem ihtimalinin alameti olup olmadığı gündeme gelmişti.
Bu konun bilimsel bir açıklaması var mı, yok mu bilmiyordum ve küçük bir araştırma yaparak hafızamıza kaydetmek istiyordum.
Yaklaşık bir aylık araştırmamda elle tutulur bir sonuca varamadım. Bu konudali soruları Doç. Dr. Ceyhun Özçelik'in cevaplaması içimi rahatlattı.
Muğla, Akyaka'da deniz suyu karadan 12 metre çekildi. Çekilmenin Ege Denizi'ndeki depremlerle ilişkilendirmenin yanlış olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, depremler ile deniz suyu çekilmesi arasında bir bağlantı olduğuna dair bilimsel bir çalışma bulunmadığını söyledi.
Bu cevap yeterli gelse de ülkemizde, (özelllikle Doğu Anadolu Fay Hattının Erzincan-Karlıova (Bingöl) arasındaki Yedisu Fayında) biriken enerjinin her an kırılmaya, yani depremd neden olacağı gerçeğini de unutmamak gerekiyor.
Daha önce de yazmıştım, hatırlatmak istiyorum:
"Bu bölgeyi düşünürsek, Kuzey Anadolu Fay zonu aslında Ordu ve Giresun'a 80-100 kilometre, Samsun'a 50, Trabzon'a 130, Rize'ye 140 kilometre uzaklıktadır...
6 Şubat depremlerinin etkilediği illeri düşünürsek, Kuzey Anadolu Fay zonunun, dünyadaki en yıkıcı fay hatlarından biri olduğunun altını çizen uzmanlara kulak vermek ve acil tedbir almak gerekir.
Zira bu hattaki tüm yerleşim merkezleri Karadeniz iklim kuşağında olmakla beraber zeminleri de maalesef çok dayanıklı değiller. Buralarda daha ziyade eski yapılar görülüyor ve ortalama 40-50 yıllık bu yapılar maalesef onyıllardır şiddetli yağış ve aşırı nemlenmeye maruz kalmıştır. Kısacası, Allah korusun gerçekten büyük bir tehlike söz konusudur."
Ülkemiz deprem bölgesidir, bazı bölgelerde 200-250 yıldır biriken enerjiden kaynaklı 7 ve üzeri ölçekte depremlerin beklendiğini çocuklar bile biliyor ama gelin görün ki tedbir almakta başarılıyız diyemiyorum.
İstisnasız herkesin bildiği bu gerçek karşısında bireysel tedbirlerin alınmasının da devletten beklendiğini görmek çok acı...
Elbette kentsel dönüşüm için karar almak, planlama yapmak, denetimleri ciddiyetle ve hızlı yapmak devlet kurumlarının görevi ama bizlerin de vatandaş olarak üstümüze düşen görevlerimiz var. En önemlisi yurt genelinde devam eden inşaatlarımızın depreme dayanıklılığında ısrarcı ve hassas davranmalıyız. İnşaatın yapımında daha proje aşamasında katı ve tavizsiz bir çizgi izlemeliyiz. Kullanım ömrümü tüketmiş yapıları yıkmalıyız, yenilemeliyiz; elbette bu ekonomiyle alakalı ama devletin verdiği ekonomik desteklerle bu sorunu aşmak mümkün.
Kardeniz bölgesinde yapıların çoğu ortalama 30-50 yıllık, deniz kaynaklı nem oranı yüksek, bu da erken çürümeye neden oluyor. Allah korusun diyoruz ama tedbir almanın bize düştüğünü unutmayalım.
Mehmet Emin Danış