30 Eylül 2021 Perşembe
Dünyaya ve hayata dair çok şeyi, her şeyi sadece kendilerinin bildiğini zannederek, hayatı hem kendilerine, hem de ailesi ve evlatlarıyla tüm sevenlerine dar eden, zindan eden, kendi kendilerine(atalarımız boşuna dememiş insanın kendine verdiği zararı bir ordu vermek istese de veremez, bu yüzden insanın en büyük düşman kendisidir diye) bilerek kaprislerine yenilerek, yada bilmeden kendi dünyasını değil birlikte dünyayı ve hayatı paylaştığı ailesinin ve evlatlarıyla tüm sevenlerinin dünyasını karartan zavallılar.
Fani dünyada sadece siz yoksunuz, fani dünyada yalnız yaşamıyorsunuz, sizinle bu dünyayı birlikte paylaşan aileniz akrabalarınız evlatlarınız sevenleriniz ve hatta insan dostu canlılar var. Hep beraber yaşıyorsunuz. Malum olduğu üzere yalnızlık, yalnızca kâinatın sahibi yüce Allah’a aittir.
Ölümlü fani olan insanlar, insanlar ve insan dostu canlılar ile birlikte yaşamak durumundadır. Bu yüzden bu altın sözler her şeyi ve en iyisini sadece kendisi bildiğini zannederek dünyayı ve hayatı kendine zindan eden size, size söyleniyor…
Tabi size,sizin huzurlu ve güvenli geleceğinize yönelik olarak söylenenleri anlar ve bundan sonra devam edeceğiniz hayatınıza anladığınız kadarıyla da olsa bu altın değerindeki öğütleri uyarlarsanız, siz ve ailenizle birlikte yaşadıklarınız da rahat eder..!
Birlikte paylaştığınız fani dünyada aklınız sadece kendiniz için değil birlikte yaşadığınız insanlar ve canlıların huzuru ve güveni için kullanmayı başardığınızda, kendinize bu zamana kadar bilerek yada bilmeden ne denli kötü eziyet ettiğiniz anlamış olursunuz böylece..!
Akıl insanların en önemli tek sermayesidir. Yani akıl kaledir. Aklını kullanmayı bilen insanlar hem kendileri, hem de ve aileleri ve sevenleri rahat eder.Akıl her şeyi bildiğini zanneden ve aklını kullanmayı bilmeyen zavallılar için beladır.
Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey
kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer. Yerler leke olacak diye korkmazdım..
Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım..
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..
Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim..
Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim..
Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..
Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için şükredin..
Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor..
Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz... Bu muhteşem öğüt veren makaleyi kim kaleme alırsa alsın, eline yüreğine beynine sağlık,çünkü doğru tekdir ve dünyanın her yerinde akıl sağlığı yerinde tüm insanlar içinde, doğrudur diyor, saygılar sunuyorum.