2 Ekim 2021 Cumartesi
Sonbahar mevsiminin ilk ayı geride kaldı.
Yeşilin dalından tek tek düşerek savrulup evini terkettiği günlerdeyiz.
Önümüz kış.
Soğuklar bizleri bekliyor.
Salgın hastalığın gölgesinde, bu ekonomik şartlar altında kışı geçirecek olanlara dua etmekten başka çare yok.
Hele de kirada oturup, asgari ücretle 5 kişilik bir evi geçindirmek, kışın soğuk günlerinde çocukları ısıtmak, beslenebilmek mucizelerde saklı olsa gerek.
Düşünülmesi bile insanı üşütüyor.
Doğal gaz, elektrik, su faturaları, gıda, ulaşım, barınma, giyim harcamaları...
Hepsinin fiyatı almış başını gidiyor.
Gıdalarda fiyat artışlarının adresi bulundu ama ya diğer kalemlerdeki artışlara ne demeli... Günlük, gecelik zamları, ayarlamaları nereye koymak lazım...?
Üstüne üstlük bölgenin geçim kaynağı fındıkta bu yıl para etmedi.
Bütün girdi maliyetlerindeki ( gübre, ilaç, işçilik) yüzde yüzlük artışlara rağmen fiyatı artmayan tek ürün fındık. Hatta fiyatı 2 yıl öncesinine gerileyen milli ihracat kalemimiz, dolar güvencemiz...
*
Sosyal medyada randımanı yüksek gelen üreticilerin TMO'ya 30 lira ve üzeri fiyattan fındık sattığı paylaşımlarını görünce tüccara 23, 24 liradan 3 yüz, 5 yüz kilo fındığını satmak zorunda kalan çiftçiler sisteme olan kızgınlığı, küslüğü bir kat daha artıyor...
Çok mu maliyetliydi her ilçeye bir TMO alım merkezi kurmak?
*
Genel Müdür Ahmet Gürdal geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde bölgemize gelerek alım merkezlerini ziyaret etti. Fındık üreticileriyle konuştu. Yaptığı açıklamalarda tüm üreticilerin fındığına talip olduklarını ifade ederek çiftçilere TMO' ya fındığını satmalarını önerdi.
İyi güzel de küçük üreticilerin fındığına talip olmak bir günlük yola alım merkezi kurmakla mı olur? Çocuğunu okula göndermek için paraya ihtiyacı olan çiftçiye "fındığı ver ama paranı 20 gün sonra öderim" demekle mi olur?
Niyet üzüm yemek mi yoksa bağcıyı döğmek mi?
*
Gerçek şu ki herkes götürüp fındığını TMO'ya satmak istiyor, ama satamıyor. En büyük sıkıntı alım merkezlerinin çiftçilerin çok uzaklarında olması.
Mesela küçük üretici araç kiralayıp TMO'ya fındık satayım dese yapacağı masraf ciddi bir maliyet gerektiriyor.
Bu durumu fırsata dönüştüren serbest piyasanın tekelci firması çiftçinin ürününü satmak zorunda olduğu bu günlerde 23 liralara kadar geri çekti. Piyasanın alıcısı da tek olunca "almıyorum" dediği anda herşey bitiyor, tükeniyor.
Kötü durumun en kötüsü haline geliyor.
"Çözüm, çare yok mu ?" diyorsanız, olmaz olur mu var tabi.
Ama herkes üç maymunu oynuyor.
*
"Görmüyor, duymuyor, bilmiyor."
*
Sonunda koskoca ülkenin 400, 500 bin çiftçisinin alın teri heba olup gidiyor.
Kârını, kazancını bir İtalyan, elin yabancısı alıp götürüyor.
Demek ki kapitalist düzen, serbest piyasa ekonomisi böyle birşey!
*
Fındık üreticisi, Karadenizli 23 liralık fiyatı "hak" etmiyor.
Bu fiyat başta Karadeniz Bölgesi'nin eğimli yamaçlarında fındık tarımı yapan Ordulu, Giresunluyu cezalandırmakdan öteye başka bir anlamı yok.
Tarım ve Orman Bakanlığımız, Rekabet Kurumu artık harakete geçmelidir. Adı "serbest piyasa" olan bu tekelci piyasaya karşı zaman geçirmeden müdahalesini yapmalıdır.
Yoksa bu yılda fındık çiftçisi adına kayıp hanesine yazılan yıllardan biri olur.