9 Ekim 2021 Cumartesi
Atatürk, dinin siyasete alet edilmesine karşıdır. Dinin siyasete ilk alet edildiği Sıffin savaşına dikkat çeken Atatürk " Muaviye ile Hz. Ali karşı karşıya geldiler. Sıffin Savaşı'nda Muaviye'nin askerleri Kur'an'ı Kerim'i mızraklarına diktiler ve Hz.Ali'nin ordusunda bu suretle tereddüt ve zaaf husule getirdiler. İşte o zaman dine bozgunculuk, Müslümanlar arasına nefret girdi ve o zaman hak olan Kur'an haksızlığı kabule araç yapıldı. En baskıcı hükümdarlardan olan Muaviye'nin nasıl bir hile neticesinde halifelik sıfatını takındığını biliyorsunuz"(53) demiştir".
Atatürk" Din ve mezhep hiç bir zaman siyasete alet edilemez"(54) demiştir.
Atatürk 1924'de TBMM'de şöyle diyor:"Mensubu olmakla huzur duyduğumuz ve mutlu olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri sürdürülen alışılagelmiş bir siyaset vasıtası olmaktan uzaklaştırmak ve yüceltmek gereğini görüyoruz.
Mukaddes ve ilahi inançlarımızı ve vicdani değerlerimizi karanlık ve karasız her türlü menfaat ve ihtiraslara görüntü sahnesi olan siyasetten ve siyasetin bütün bölümlerinden, bir an evvel kesin bir biçimde kurtarmak, milletin dünyevi ve uhrevi saadetinin emrettiği bir mecburiyettir. Ancak bu surette İslam dininin yüceliği belli olur."(55)
Atatürk bizim yüzlerce yıldan beri aynı kısır çekişmelerin içerisinde nasıl debelenip duyduğumuzu, din ile devlet işlerinin ayrılmaması halinde ne gibi vahim sonuçlar doğacağının çok iyi farkındaydı. O sadece din ile devlet işlerini değil, ordu ile siyaseti de birbirinden ayırmıştı."(56). Kısaca Atatürk, hak olan Kur'an-ı Kerim'in haksızlığı kabule araç yapılmasına karşıdır.
Kaynak (53) Diyanet Aylık Dergi. Şubat 2000, Sayı 110,s.8.
(54)Kılıç Ali. Atatürk’ün Hususiyetleri, Sel Yayınları, İstanbul,1955,s.55
(55)Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Kasapoğlu, Atatürk'ün Kur'an Kültürü, İlgi Yayınları, İstanbul,2006. s. 302.
(56) Mesut Özünlü. Diyanet Aylık Dergisi. Sayı.143.Kasım,2002. s. 11-16
Dini siyasette en çok kullanan ülkelerden birisi olan Afganistan'da;"Mollaların hemen her dönemde büyük nüfuzları olmuştur.
Mollalar dini kullanmak suretiyle halk arasında husumetlerde diledikleri gibi hüküm vermişlerdir. Hüküm verdikleri cezaların en hafifi tokat, en ağır ise idamdır.
Yaptıkları yargılamalarda bir standart yoktur; bazen en ağır suçları para cezasıyla geçiştirirken bazen de hafif sayılabilecek suçları hiç olmadık cezalarla hükme bağlanmışlardır. Hatta şer'i fetvalarını para karşılığı sattıkları ve bu hareketlerini dine isnat ederek yaptıkları işi Allah ve Peygamberin buyruğu gibi gösterip fiillerini örtbas etmeye çalıştıkları bile görülmüştür..."
T.C. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi,030 10 257 731 17)
Din yüce bir konudur, siyaset üstüdür.
Din siyasete alet edilirse o dinin sadeliği, samimiyeti kalmaz.
Siyasete alet edildiği takdirde dini hayat gösterişten ibaret kalır.
Bu durumda din de batar, siyaset de...
Atatürk'ün laiklik ilkesine önem vermesinin ve bu ilkeyi Cumhuriyetin niteliklerine katmasının sebebi de budur.
Atatürk bu tutumu ile dini siyasetin ve siyaset batakçılarının istismarından masun kılmıştır diyor, saygılar sunuyorum.
Kaynak(57) Ömer Çam"Atatürk ve Din Eğitimi" Türkiye 1.Din Eğitimi Semineri. İlahiyat Fakültesi Yayınları.1.Ankara.1981,s. 29