Ahmet Çakır

HAYALİMDEKİ ÇAMAŞA SEYAHAT

12 Mayıs 2022 Perşembe Saat: 07:20

Çamaş çocukluğumuzdan beri, büyüklerimizden defalarca dinlediğimiz yol hikâyelerinde geçen, zihnimde bir masal diyarı gibi canlanan bir beldedir.

Bu yönüyle benim hep ilgimi çekmiş bir ilçemizdir.

Büyüklerimiz Çamaş üzerinden, Terme'ye kışlatmak için koyun götürürlermiş. O geçilen yollar üzerinde, Öldüdağı, Taşoluk, ilginç bir kemerli köprü gibi yerlerle ilgili anıları, bir efsane heyecanıyla dinlerdik.

Daha sonra oğlum (M. SAİT HOCA) Çamaş Lisesine matematik öğretmeni olarak atanınca, bu ilçeyi yakından tanıma fırsatı buldum.

Burada Gölköy'den gelme, Şihmanzadelerden, kayınvalidemin dedesi, İzzet Ağa'nın torunlarıyla (GÜNEŞ'LERLE) tanıştık. 

Şıhmanzadeler, Gölköy'ün kurucu uçbeyidir. Bu kabileden olan İzzet Ağa, Çamaş ağalarından evlenmiş. İlk eşi ölünce, ikinci eşinide Çamaş ağalarından almış ve daha sonra buraya yerleşmiştir.

Eşimle annesinin dayılarını ve diğer akrabaları ziyaret maksadıyla bir kaç defa buraya gelmistik.

Anca hiçbir ziyaretimizin, 28 Şubat günü yaptığımız ziyaret kadar verimli olduğunu söyleyemem.

Değerli dostum Muzaffer Günay, Çamaş'a araştırma amaçlı bir gezi yapmamızı önerince, hemen kabul ettim.

28 Şubat'ın netameli geçmişini unutmak için, güzel insanların ve değerli dostların yöresini, yani  Çamaş'ı ziyaret etmek üzere yola çıktık.

Bu gezide Çamaş'ın bazı farklı yönlerini, görme, tanıma ve anlama fırsatı bulmuş olduk.

Başta değerli Belediye başkanımız, Sayın Mahmut Ayparçası bizi çok güzel karşıladı, mükemmel ağırladı. 

Çamaş'ı bir cazibe merkezi yapma yolunda ne gibi gayretlerin içinde olduğunu örnekleriyle gösterdi.

Özellikle kurdukları, HANIM ELİ KOPERATİFİNDE üretilen, çoğu yöreye özgü, tamamen doğal ve yerli ürünleri gösterdiler.

Özellikle yörede çok yoğun bulunan ısırgan otu katkısıyla üretilen ürünler, daha yaygın hâle dönüştürülerek tanıtımı sağlanabilirse, ileride fındığa alternatif olabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu girişimi diğer belediyelerimizin örnek almasında fayda var, diye düşünüyorum. Bu şekilde, sıkıntı kaynağı gibi görülen ısırgan otu, kıymet kazanmış, artı değere dönüşmüş olacaktır.

Bu arada, bitkisel ilaçlar ve ağaç işlemeciliği yaparak yöreye ayrı bir zenginlik sunan, Beytullah Gülmez'i, ürettiği ürünleri yakından tanıma fırsatı bulduk.

Ayrıca Anadolu'muzun çeşitli yörelerinin İslam'laşmasında ve millileşmesinde manevî rehberlik yapan Horasan erenleri burayıda mahrum bırakmamışlar. Hatta buraya o kutlu boydan üç zat gelmişler.

Bunlardan Şeyh Çırak hazretlerinin torunlarını ziyaret ettik. Özellikle, Mahmut Ali Çırak amcanın elini öpüp, dualasın, görüş ve düşüncelerini aldık. Çok feyizli bir ziyaret oldu. 

Konuyu uzatmama adına, Nuri Kahraman hocanın, Mahmut Ali amcaya "yeni nesile tavsiyeleriniz nedir?" Sorusuna, "Büyüklerin gençlere iyi örnek olmaları, nasıhat etmelerinden çok daha önemlidir." demesi, herşeyi özetlemeye yetiyordu. Zaten, Mahmut Ali amcanın, hâli, tavrı, konuşması ve nezâketi, Alperen neslinin devâmı olduğunu görmemize ve anlamamıza kâfi idi.

Bu ziyaret yazımızı Camaş'ın nâhiye olduğu dönemde yaşanan bir anektotla noktalamak istiyorum.

Bu anektotu rahmetli, İsmet Öztürk beyden dinlemiştim.

Ellili yıllarda, burası nâhiye iken, Fatsa kaymakamı buraya atamak için münâsip bir nâhiye müdürü aranmaktadır.

Kaymakamlığa çok sık uğrayan, ağzı laf yapan, usûl, erkan bilen, lakabına FINDIK ALİ denen bir zat varmış. Ona, "seni Çamaş'a nâhiye müdürü yapmak istiyorum, ne dersin," diye sorar? Fındık Ali:

- Sayın Kaymakamım, benim okur, yazarlığım yok, nasıl yapabilirim. Bana gelen dilekceyi nasıl havale ederim. Diye tereddütünü belrtir. Kaymakam bey:

- Ben sana okur yazar bir kâtip atarım. Gelen dilekçeleri ona okutursun. "Doğum, ölüm gibi konular varsa, nüfusa, para, pul gibi konular varsa, malliyeye, saldırı, dövüş, kavga gibi konular varsa, karakola havale edersin, işi böyle götürürs…