20 Mayıs 2021 Perşembe
Karadeniz Bölgesi'ni Türkiye ve Dünya coğrafyasında özel yapan yeşilidir, suyudur, güneşidir, ırmaklarıdır, denizidir.
4 mevsimin bir arada yaşandığı bu toprakların kıymetini bilelim.
*
Yüce Yaradan içinde yaşamaktan mutlu olduğumuz ve gelecek nesillerinde mutlu olacağına inandığımız bölgemize tüm yaşamsal değerleri bol bol vermiş. Ancak, Karadeniz Bölgesin'de doğudan batıya nereye bakarsanız bir sıkıntı, bir problem, yöre halkının şikayeti var. Çoğunlukla idarenin uygulamalarından kaynaklı bu şikayetlerin merkezinde doğaya yönelik acımasızlık, bir yıkım, yok etme faaliyetleri öne çıkıyor.
Rize ilimizden taş ocakları, Ordu ilimizin Fatsa ilçesinde siyanürle altın madeni arama çalışmaları, Artvin, Trabzon, Giresun, Samsun, Sinop illerimizde benzer şikayetler yöre halkıyla Devleti, güvenlik mensuplarını sık sık karşı karşıya getiriyor.
*
Mesela akar sularımıza adına "hes" dedikleri beton bentler inşa ederek adeta suyu prangalayıp dere, ırmak yataklarında ekosistemi yok ediyorlar. Derelerde canlı yaşamını bitiriyor, yatakları kuruyor, balçıkla kaplı göletçikler meydana geliyor.
*
Yol yapım ve projelendirmede verimli tarım arazileri taşlarla vahşi dolgular yapılarak yok ediliyor. Ormanlar kesilerek tüm canlı yaşamının geleceği tehdit edilip hiçe sayılıyor.
Ülkemizde böylesi uygulamalar yapılırken, benzer yol çalışmaları dünyanın başka ülkelerinde doğaya zarar vermeden pek âlâ yapıldığını, ulaşıma açıldığını görebiliyoruz.
Doğasını, yaşadığı bölgenin kıymetini bilen bu ülkelerin idarecileri tarım arazilerinden yol geçirirken viyadükler üzerinde otobanlar inşa ediyorlar. Ormanlar içerisinden geçecek yolları toprak altından tünellere indiriyorlar.
*
Benzer bir şikayet de yanı başımızda aylardır sürüp gidiyor.
Üzülerek basından ve sosyal medyadan takip ettiğimiz bu olay Sağırlı Mahallemizde Sayın Feridun Savaşkan girişimcimizin özel tarım arazisi mülkü üzerinde yaşanıyor.
Kentimizin ve Karadeniz sahil yolundaki araç trafiğini rahatlatacak Çevre yolu güzergahı için viyadük yapılarak değerli tarım arazisini kolayca geçebilme imkanı varken, ifade edildiğine göre 75 metre genişlikte, viyadük yüksekliğinde dolgu yapılarak geçilmek istenmesi anlaşılır gibi değil. Doğaya, insanların yaşamak için işlediği, geçim sağladığı topraklar üzerine hizmet getirme adı altı da mağdur etmek hangi mühendislik bilgisine dayanmaktadır doğrusu merak ediyoruz.
*
Korgan ilçemizin Karakoyunlu Mahallesi'nde de köylülerin, yıllardır gözü gibi baktıkları Devlet ormanlarında "gençleştirme, seyrekleştirme" adı altında ağaç kıyımı yapıldığından söz ediliyor. Yöre insanı ne kadar tepki koyarlarsa koysunlar ağaçların kesilmesine mani olamıyorlar. Türkülere konu olan Akkuş'un, Korgan'ın gürgenleri anlaşılan bu gidişle türkülerden öteye varlığından söz edemeyeceğiz.
*
Kesilip yerde yatan gürgen ağaçları ve ardında bıraktığı görüntü vicdanları sızlatıyor olsada bazen çaresizlik çare olmuyor.
Bölge halkının şikayeti ve talebi üzerine ağaç kesimi yapılan sahayı ziyaret eden ilimiz milletvekili Sayın Dr. Mustafa Adıgüzel olaya tepki göstererek sorumluların hukuk ve adalet önünde hesap vereceğini ifade etmiş.
Hesap verirler mi, vermezler mi bilemeyiz. İsteriz ki versinler.
Ancak atalarımız derki "yaş kesen, baş keser."
İnancımız da derki "kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz"
Kesin, yok edin, yakın demez.
Böylesi bir anlayışından geldiğine inanmak istediğimiz yetkililerimiz sorumluluk sırasına göre verdikleri kararları önce kendi vicdanlarını sorgulasalar, nerede yanlış yaptıklarını kendileri görseler o zaman geleceğimizi kazanmış, kurtarmış oluruz...