31 Mayıs 2021 Pazartesi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Derya Yanık, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’nunda yaptığı sunumunda salgın döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın 'tolere edilebilir' düzeyde olduğunu söylemiş.
Malumunuz sözlüklerde, "tolere" etmek "hoşgörmek", "kaldırmak, katlanmak, tahammül etmek" veya "gidermek" diye açıklanıyor.
Ailelerimizin bakanı Sayın Derya Yanık "hoşgörülebilir, tahammül edilebilir" ifadesiyle kadınlarımızı üzmüş, incitmiştir. Sanki pandemi döneminde kadına yönelik şiddet önemsenecek kadar değil gibi olmuş.
Demem o ki verilmek istenen ya da bizlerin anladığı mesaj kadınlarımız açısından hoş bir açıklama olmamış.
Sayın Bakanımızdan beklerdik ki, "benim bakanlığını yaptığım ülkede hiç bir kadına bırakınız fiziki şiddet uygulamayı yüksek sesle konuşulmasını dahi doğru bulmuyorum, değil fiziki şiddet, sözle şiddet uygulayan bile karşısında beni bulur, hukuku, yasaları bulur" diye sunum yapsaydı devletin gücünün kadınlarımızın yanında olduğunu gösterseydi daha bir güvende olurduk.
*
Kadına yönelik şiddet dünyanın her yerinde var. Gelişmiş, gelişmemiş, eğitimli, eğitimsiz her ülkede kadına yönelik sözlü ya da fiziki şiddet uygulanıyor.
Kaba kuvveti çözüm yöntemi olarak gören vandallar maalesef kadınlarımıza dünyayı zehir edebiliyorlar. Genç yaşta, yaşamının en güzel yıllarında hayattan koparıyorlar. Geride gözü yaşlı çocuklarını, bebeklerini sevdiklerini, bırakıyor olsalarda bu durum değişmiyor.
Şiddeti, öldürmeyi, ceza vermeyi kafasına koymuş sığ beyinli kaba kuvvet esirleri istediklerini bir şekilde yapıyorlar.
*
Devletimizin kayıtlarına baktığımızda, 2020 yılında 372 silahlı 527 kadın cinayeti işlendi. Bunun sonucunda 373 kadınımız yaşamını yitirirken 263' de kadın yaralandı. Son 10 yılda kadınlarımıza yönelik şiddet, cinayet her yıl artarak devam etti. 3 bin 621 kadınımız erkek şiddetiyle yaşamdan koparılarak devletimizin istatistik kayıtlarında yerini aldı.
*
Bu durum demokrasileri istenilen düzeyde gelişmeyen, hukukun üstünlüğü yasalarda tam anlamıyla yer bulamayan erkek egemen toplumlarda daha çok görülüyor.
*
Kadınlarımızın hayatına ömür biçmek, gördüğü şiddete seviye belirlemek, neden aramak, akıl işi olmamalı.
Kaba kuvveti fiziki üstünlük olarak görenler hukuk ve yasalar karşısında arttırılmış cezalarla islah edilmeli.
Mahkeme salonlarında masumiyet rolleriyle "iyi" insan mesajları vermeye kalkanlara öncelikle hukuk ve yasalar müsaade etmemeli.
Bir hayata yapılan eylem bir başkasının vicdanının tartısıyla değerlendirilmemeli.
Kadınlarımız birilerinden kapalı kapılar ardına saklanmak, yardım dilemek yerine YÜRÜTME'den yaşamsal haklarını tolere edilmeden savunacak yasaları uygulamayı beklemektedir.