Yüce Allah’ın akıl vererek yarattığı dili dini, ırk ve rengi ne olursa olsun dünyanın olmazsa olmaz en mükemmel donanıma sahip insan okuyup öğrenerek, ilim bilim sanat tahsil ederek kendisini değiştirip aklını geliştirerek özgürce düşünerek yaşadığı sürece insandır. İnsanın özgür olması ve özgürce düşünerek yaşaması ve birlikte yaşadıklarını da aynı minval üzere yaşatması için yüce Allah’ın insanlığın en büyük baş belası cahillikten “OKU” ey kulum “OKU” buyruğu gereği okuyup öğrenmesi, ilim, bilim, sanat tahsil ederek kendisini değiştirmesi, en önemli sermayesi aklını geliştirerek kurtulması şarttır. Okumadan, ilim, bilim sanat tahsil etmeden hayata dair hiçbir konuda bilgi sahibi olma ve bu meyanda insanlığın en büyük baş belası cahillikten kurtulma şansın yok insanoğlu.
Yüce Allah’ın “OKU” ey kulum “OKU” buyruğu gereği okuyan öğrenen, kendisini değiştiren, aklını geliştiren insan sadece doğup büyüdüğü Atatürk Türkiye’si cennet vatan ülkesinde ve memleketi Ünye’sinde değil dünyanın her yerinde kendi hür iradesiyle kendisine saygılı birlikte yaşadıklarına vermekle yükümlü olduğu işine sevdalı şekilde istediği gibi hür ve özgür yaşar.
Ama okumayan, öğrenmeyen insan günümüzde olduğu gibi başkalarının salyalı ağzına bakarak yalan yanlış sözlerine alkış tuttuğu idarecilerin istediği kadar eli, kolu, ağzı, dili ipsiz bağlı köle gibi yaşar.
Yaşama iradesini yarattığı kullarının aklına bırakan ve bana ait kusurlarınızla gelin, gerekeni ben yaparım, ama kul hakkıyla gelmeyin karışmam buyuran yüce Allah’ın karışmadığı ölümlü kullara düşen okuyup öğrenerek cahillikten kurtulup kendisi gibi ölümlü kullara zerrece karışmadan huzur ve güven içerisinde insanca yaşamıyla insanlarına iyi örnek olup yaşamak ve yaşatmaktır.
Bu konuda yazar kardeşimiz Kemal Yandakçı’nın rahmeti rahmana kavuşuncaya kadar yüce Allah’ın Oku öğren buyruğu gereği okuyup öğrenmiş alanında dünyada kutsal dinimiz İslam üzerine araştırma yaparak ve onlarca kitap yazmış İlahiyatçı yazar eski müftü Turan Dursun’un eserinden kaleme aldığı makalesini paylaşarak, günümüze kadar ve halen daha başkalarının ağzına bakarak kutsal dinimizi idrak etmek, yaşamak yerine, kendi hür iradesiyle okuyup öğrenerek mensubu olduğumuz kutsal dinimizi ki, yüce Allah’ın buyruğu gereği dinde asla asla zorlama yoktur ve bu yüzden dinimiz bilerek ve isteyerek kimseye ileri geri bu konuda söz etmeden huzur ve güven içerisinde yaşamalarına karınca kararınca katkımız olsun istedik.
6 yaşındaki öz kızını 29 yaşında müridi ile evlendiren şeyh haberini yüzüm kızarıp içim sızlayarak okuyunca aklıma Turan Dursun geldi. Otuz yaşın altındakiler bilmez, bu ülkede bir zamanlar Turan Dursun diye bir delikanlı yaşamıştı.
Dursun, her hafta köşesinde tüm İslam bilginlerine meydan okurdu. Yıllarca devam etti bu.
"Ey İslam bilgini geçinen cahiller, ben sizin hepinizden daha fazla İslam bilginiyim. Tüm kitapları, tüm ayetleri, tüm hadisleri sizden kat kat iyi bilirim. Sadece bugünkü değil, 1500 yıl önceki Arapça'yı da en iyi bilen insanlardanım. Gelin ve bana 'yanlışsın, hatalısın, gerçekleri çarpıtıyorsun' deyin. Biriniz çıksın ve bunu desin. İşte buradayım. Hepinize bin kere hodri meydan. Var mısınız çıkıp beni tuş etmeye? Hadi çıkın karşıma.! " dedi.
Kimse karşısına çıkamadı Turan Dursun'un.
Kitapları yüz binlerce basarken dahi şimdi gevrek gevrek sütlaç yiyip, ihale hesabı yapan tek bir cemaat önderi çıkıp itiraz edemedi ona.
Turan Dursun'la baş edebilecek alimler bulunamadı ama onu sırtından vurup neşeyle cihad namazına koşacak zalimler bulundu.
Dursun öylesine yetim öldü ki, kimse "Hepimiz Turan Dursun'uz" bile diyemedi.