Boğaziçi grubundaki arkadaşlardan bu mesaj az önce Antakya’dan geldi. Durumun vahameti açısından noktası virgülüne dokunmadan paylaşıyorum diyen Gönül Elbeyi kardeşimizin sayfasından kopyalayarak benimde paylaştığım bu özel ve önemli makaleyi derinlemesine düşünerek bir değil defalarca okuyalım ve anlatılmak istenenlere millet olarak lütfen biraz daha çok kafa yoralım.….
Makale tepeden tırnağa ülkemizin ve insanlarımızın hayırlı, huzurlu mal, can ve namus güvenliği adına son derece manidar mesajlar içeriyor. Okudukça ve okundukça çok daha anlaşılacağından eminim. Ülke Ünye ve insanlar olarak kaş yaparken göz çıkarmayalım. Makalede olayın yaşandığı şehirde olanları ince eleyip sıkça dokuyarak beynimize nakşedelim ki, deprem felaketiyle canlarımızı kaybettik ama topraklarımızı ”şeklinde noktalanan makalede anlatılanları ve anlatılmak istenenleri çok ama çok iyi değerlendirerek yorumlayalım. Pirince gider iken evdeki Bulgurdan olmayalım. Sonra eyvah para etmez…
Bizden birisi.. Başlığı altında kaleme alınmış özel ve önemli anlamları olan makaleyi sizlerde okuyun uygun görürseniz bizler gibi paylaşın
Sevgili dostlarım, arkadaşlarım, abilerim ablalarım, kardeşlerim, komşularım. Bu büyük trajedide nihayet annemi, ablamı ve yeğenimi sağ salim bulduk. Hepinize manevi destekleriniz ve dualarınız için teşekkür ederim. Ancak akrabalarımın, arkadaşlarımın bir kısmını, çocukluk anılarımın tümünü kaybettim. Lütfen televizyonlarda gördüğünüz şeylere aldanmayın. Ben sadece Antakya genelinde konuşacağım. Diğer yerler hakkında bilgi sahibi değilim. 2323 yıllık bir şehir yok oldu. Ayakta kalan binalar kimseyi aldatmasın. Çünkü hepsi ağır hasarlı ve oturulacak durumda değil. Annemin sokağında tek ayakta kalan bina bizim apartman. Ama onunda üzerine iki bina devrildiği için ayakta olmasına rağmen oturulabilir durumda değil. Kum yığınına dönen binalardan söz etmeye bile gerek yok. Kimseyi suçlayamayız. Herkes canla başla çalışıyor. Ama yıkılan bina sayısı okadar çok ki. Gelen ekiplerin hepsine yetişmesi mümkün değil. Ancak yapılan öyle büyük bir yanlış var ki... Bu konu üzerinde hepimiz çalışmalıyız. Mağrur ve gururlu Türk insanı sabırla beklerken gelen yardımın neredeyse tümünün Suriyeli mültecilere sunulduğunu görmek, bu yetmezmiş gibi her yerin bu insanlar tarafından yağmalandığını görmek kanıma çok dokundu. Şimdi insanların çoğu şehri terk etmeye başladı. Onlara yardım eli uzatan akrabalarının eşlerinin yanlarına gidiyorlar doğal olarak. Çadırların (Abartmıyorum çünkü annemi çadır çadır aradım) %90,ını bunlar işgal etmişler. Annemi ararken beni çadırlara bile yaklaştırmıyorlardı. Fiziki güç bile kullanmak zorunda kaldım. Üzülerek söylüyorum ama şehir bunlara kalacak. Sizlerden ricam bu mesajı herkese yayın. Canlarımızı kaybettik. Ama topraklarımızı…Alıntı.