Allah’ın bütün canlılar içersinde en mükemmel canlı olarak yarattığı en akıllı, en zeki, eğriyi, doğruyu, yalanı, yanlışı, hırlıyı, hırsızı, arsızı uğursuzu, haklıyı, haksızı, birbirinden ayırt etme vasfına haiz tek ve en önemli canlı olan insan bunca üstün meziyetini doğrudan haktan ve adaletten yana kullanmak suretiyle sade vatandaşından tutunda seçilmiş ve atanmışına kadar, aklını doğrudan yana kullanarak kendisine ve yedi sülalesine rahmet okutmak yerine, nefsine yenilip günümüzde olduğu gibi yalandan, yanlıştan şahsi veya bir avuç yandaşının çıkarından yana kullanarak sadece kendisine değil yedi sülalesine lanet okutan, nasıl oluyorsa,yine insan!
Bu kadar önemli vasfa sahip olan insanların içersinde hangi aklıselim etkili ve insanımız, insani kuralları en az hata ile yerine getirerek ebediyete intikal etmesinin ardından bilvesile ile anıldığında iyi insandı dedirterek hem kendine hem de yedi sülalesine rahmet okutmak istemez. Ama her nedense küçük bir şahsi çıkar söz konusu olduğunda nefsi aklının önüne geçen insan bugüne kadar olduğu gibi bugün,bu çağda dahi yalandan,yanlıştan yana harekete ederek hem kendisini hem de yedi sülalesini töhmet altında bırakabiliyor.İşte buna anlam vermek mümkün değil!
Hangimiz, üzerinde İngiliz kumaşı takım elbise giyenle, bir tas çorbayı bile bulamayan bu iki insana aynı gözle ve eşdeğerde bakıyoruz.
Ve hangimiz yüce peygamberimizin buyurduğu gibi komşusu açken tok yatan bizden değildir emrine ne kadar sadık kalabiliyoruz.
Hangimiz Hz. Ömer’in valilerine söylediği gibi, kimin yönetiminde bir kişi aç yatarsa o vali sabaha kadar uyumasın telkinlerine kulak asıyoruz. Hangimiz Mübarek Kitabımız Kuran-ı Kerimde belirtildiği üzere her türlü suçunuzu günahınızı affederim. Ama bana kul hakkıyla gelmeyin emrine ne sadık kalabiliyoruz.
Hangi haccı ve hac vecibelerini yerine getirdikten sonra terazinin başına geçip,(Farz edelim) Pirinç tartarken bir tek tanenin bile kendi terazisinde kalmadığının garantisini verebilir.
Evet, saygıdeğer okurlar, işin özü şu, bu fani dünyada hepimiz gelip geçiciyiz. Bizden önce kimler yoktu ki. İki dudağının arasıdan çıkan ya da çıkacak sözle dünyayı sarsanlar vardı. Hani nerede o insanlar. Hepsi kara toprağın altında. Onlar gibi bizlerde Bir gün göçüp gittiğimizde, arkamızdan lanet okutmak yerine gerçekten iyi insandı, Allah rahmet eylesin dedirterek rahmet okutmalıyız ve rahmet okutmanın mücadelesini vermeliyiz.
İyi insan olup gelmişimize ve geçmişimize lanet okutmak yerine rahmet okutmanın yolu Allahın biz insanlara vermiş olduğu o çok özel ve çok önemli sermaye olan aklımızı iyiden ve doğrudan yana kullanmaktan geçer.
İnsan ister seçilmiş, ister atanmış olsun, geldiği ya da getirildiği makama yine bazı insanların teveccühleri ile geldiğini asla unutmamalı ve kendini bulunmaz Hint Kumaşı gibi görmemeli, kibirlenmemeli, insanları hakir görüp zengin fakir ayırmamalı.
Yazımın başında da değindiğim gibi Yüce Allah yarattığı her kuluna iki günlük şu fani dünyadaki ömürlerini adam gibi tamamlayarak, dünyaya gözlerini saf ve tertemiz olarak açtıkları gibi geldiği yere aynı özellik ve güzellikte yine saf ve tertemiz dönmeleri için vermiş olduğu aklı iyiden ve doğrudan yana kullansın, yedi sülalesine rahmet okutsun, nefsine mağlup olarak doğru yoldan şaşarak hem kendisine hem de yedi sülalesine zararları dokunmasın demiş.
Bana ve bize kadar bizden evvel yaşayarak ebediyete intikal etmiş onlarca insan tarafından dün anlatıldığı gibi bugün bizim tarafımızdan anlatılanlar acı ama hayatın ta kendisidir. Dün olduğu gibi bugün ve hala yüzlerce hatta binlerce acı olaya tanık oluyoruz. Ama yinede ibret almak yerine nefsimize yenilerek haksızlık yapamaya devam ediyoruz.
Yanlış yaptığımızda başımıza ve sülalemizin başına bu dünyada olduğu gibi ebediyete intikal ettikten sonra ne geleceğini gayet iyi ildiğimiz halde şu an için elimiz ayağımız tutuyor gücümüz ve kuvvetimiz yerinde bana ya da bize bir şey olmaz anlayışıyla hata yapmaya devam ediyoruz. Bu çifte standarda akıl sahibi canlı olarak yorum yapmak, yorum getirmek inanın mümkün değil!
Allah’ın sopası yoktur, ama geldiği ya da getirildiği makamlarda bilerek ya da bilmeyerek şımaranı, haddini aşanı, makamın verdiği zafer sarhoşluğu ile yaptığı kişisel hatalarından dolayı yüksek noktalardan hiç beklemediği bir anda yerin yedi kat dibine indirmiştir bundan sonrada indirecektir ve bundan hiç kimsenin şüphesi yoktur bundan sonrada olmamalıdır.
Hiç birimizin zerre kadar kuşkusu olmasın, ilahi adalet er ya da geç tecelli ediyor ve bundan sonrada edecektir. Önemli olan vefatımızın ardından yedi sülalemize lanet okutmak yerine, rahmet okutmaktır.