Yıllardır kullandığım sosyal medyadaki paylaşımlarımda en çok beğeni alan, okunan ve hatta paylaşılarak binlerce okuyucuya ulaştırılan yazıların başında şarkı, türkü, şiir türü eserler ve/veya bu tür eserlere yaptığım yorumlar geliyor.
Bu çalışmalarımda sık sık kullandığım cümle ise "maalesef ağıtlar ve sitemlerin bile oyun havası sayılıp her fırsatta oynanması", içeriği ve yazılış sebebinin önemsenmemesidir. Nitekim geçtiğimiz günlerde yayınladığım "lay, lay, lom" başlıklı yazım da en çok okunan ve "güzelmiş" denildikten sonra tarihin tozlu raflarına atılan diğer çalışmalarım arasına girdi.
Madem ağlanacak halimize oynamakta kararlı bir toplum olarak kalacağız, alın size bir ağıt daha... Okuyun, paylaşın ve "güzelmiş" deyip bir kenara bu çalışmamı da atın.
Yorumlamadan önce, Enver Merallı'nın dillendirdiği meşhur bir ağıtı size sunuyorum:
(Enver Merallı, hakkında not: Sivaslı olup Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Modern Folk Müzik Topluluğu'nun solisti olmasının yanı sıra müzik topluluğunun sanat yönetmen yardımcılığını da yapmaktadır.)
"Taş köprüye dayandım
Uşağıma güvendim
Seni sevdim seveli
Alkanlara boyandım
Bir değil beş değil
Bu gidişin hoş değil..."
Çok araştırdım ama maalesef türkünün hikâyesine, kaynağına ve diğer detaylarına ulaşamadım ama biz günümüze göre düşünürsek;
Taş Köprüye dayanmadık ama 6 Şubat'ta milletçe taşlar altında kaldık.
Kimimiz direkt etkilenmezsek de millet olmak vasfından kaynaklanan "bir olma" olgusuyla "al kanlara" boyandık...
Uşağımıza değil elbet ama eserde kastedilen anlamlara dayalı ifadeyle "sırtımızı dayadığımız" insanlara güvendik...
Aradan aylar geçti, "bir değil, beş değil.." beyler, hanımlar... "bu gidişimiz" hoş değil!...
Etmeyin, "iman ettim" dediğiniz Allah rızası için, etmeyin "aleme örnek gösterdiğiniz" yüce Peygamberimizin hatırı için, "biz de O'nun yolundayız" diyerek kendize referans gösterdiğiniz Hz. Ömer'in adaletini sergileyin artık...
Tarihdeki yüce zatların icat, başarı ve zaferleriyle övünerek tembel tembel gezinmekten bıkmadınız mı?
Topu topu 96 saniye sürdüğü halde binlercesini yutan afetten hiç mi pay çıkarmıyorsunuz?
Unuttunuz mu; abest için su ve zaman bulamadığımız için teyemmümle kıldığımız "göz nurlarımızın" cenaze namazlarını? (Ki bazısına namaz bile kılınamadı... kefen bulamadık, poşetler içerisinde kabir saydığımız hendeklere bıraktık...)
Ziyaretleriniz devam ederken, "bugün, yarın" dediğiniz icraatlarınızı ne zaman göreceğiz... Her gün ayrı bir mekânda, ayrı bir vesileyle ama aynı kişilerle poz vermekten yorulun artık!
Siz çalışmıyorsanız da bırakın atadıklarınız çalışsın; ayıptır, günahtır, vebaldir...
Her eleştireni muhalefet siyaseti sayarak kendinizden başkasını kandıramıyorsunuz... Bu millet size "yan gelip yatasınız" diye mi vekâlet verdi?
Bu ne tatilidir ki, iki de bir gezmelerdesiniz? Bu ne bitmez istişaredir ki sürekli istişare edip duruyorsunuz?
Derdiniz cidden de milletin derdini çözmekse sayfa sayfa bilimsel raporlar ortada değil mi?
Ekonomimiz fırsatçılar tarafından bozuluyor, fırsatçıları liyakatsiz denetim görevlileri cesaretlendiriyor, tıkanan çarkı açacak sizler uzmanlar yerine liyakatsiz kadrolarla çalışmakta ısrar ediyorsunuz, partizanlık/adamcılık yapmayın artık, kanun da sizde, uygulama yetkisi de...
Lütfen ama lütfen olduğunuzu iddia ettiğiniz asıl kimliğinize göre yaşayın...