Muhterem kardeşlerim: benim çok sevdiğim vede çok hoşuma giden bir sözdü, her yerde her zaman bunu örnek veririm aynı zamanda bu eksikliklerimi de varsa düzeltmeye çalışırım."Yaşamadığın din senin dinin değildir,
Hz Ömer’den derki! “İnandığınız gibi yaşamazsanız,yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Gerçekten çok enteresan ve günümüzdeki yaşam tarzı aynı buna benziyor
Günün konusu çok hassas olduğu için anlaşılması açısından bir kaç başlıklıklar altında anlatmaya çalışacağım,
Güven,itimat,doğruluk ve dürüstlük...
.....Güven ne demektir Sorusuna cevap arayalım; "Mü’min”Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine inanan anlamına geldiği gibi, başkalarına güvenen,‘emin’ ve güvenilen, ‘emin olan’ kişi anlamını da taşır. Öyle ise mümin ahdine vefalı, anlaşmalarına sadık, sözü özü bir, dostluğuna güvenilen bir insandır.Mü’min, Allah’a güvenen ve kendisine güvenilen insan demek olduğu gibi aynı zaman da Mü’min’in en önemli özelliği de güvenilir olmaktır. Güvenilir olmak ise emin olmak emanet sahibi olmak emanete sahip çıkmaktır. Emanet imanın tezahürü ve müminin şiarıdır Iman ve emanet aynı kökten geldiği gibi aynı manada ifade eder,İslam nazarında ne denli önemli bir yeri olduğunun işaretidir.
bunu bize en güzel şekilde Öğreten sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed‘tir onun bir ismi de Muhammedür emindir
yani güvenilir ve güvenilecek insan demektir.
.....İtimat kelimesi;Emniyet, güven ve güvenç anlamları bulunan itimat kelimesi olumlu bir anlama sahiptir. Bir kişiye veya bir şeye karşı duyulan güven duygusunun yansıtılması amacıyla kullanılır. yani kişinin toplumdaki yeri konumunu ortaya koyar ve öyle tanınır.
.....Doğruluk ve dürüstlük nedir sorusuna cevap;Başkasının hakkına saygı duymak, açık ve samimi olmak, başkalarını aldatmamak, adil olmaktır. Sağduyudan ayrılmadan bir yol izlemektir.
diğer bir ifadeyle;Doğruluk; bir müslümanın niyetinde, söz ve davranışlarında dürüst olması, yalandan ikiyüzlülükten uzak olması demektir.
Allah-u Teâlâ inanan kullarına doğruluk, ihlâs ve istikâmet üzerinde olmalarını, dosdoğru yolda sebat etmelerini farz kılmış, dinini gönderdiği gibi tatbik edilmesini emir buyurmuştur.
İslâm’ı yaşamak, Allah-u Teâlâ’nın bütün emirlerini tatbik etmek, nehiylerinden sakınmak, hakiki İslâm olmanın alâmetidir.
....Cebab-ı Hak bakınız doğruluk ve dürüstlük hakkında bizlere şöyle buyurmaktadır;“Ey İman Edenler! Allah’tan Korkun ve Doğru Söz Söyleyin ki, Allah İşlerinizi Düzeltsin ve Günahlarınızı Bağışlasın.”
(Ahzâb: 70-71)
Başka bir ayette ise;Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd: 112
Allah Resul'ü (s.a.v) efendimiz bir hadislerinde:"Doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete götürür.” (Buharî)
Başka bir hadislerinde de;"Mümin; Sözü Özüne, İçi Dışına Uygun Kişidir. Onlar Kendi Aleyhlerinde Bile Olsa Doğruluktan Ayrılmazlar.”
Bu konunun Daha çok belleklerde iz bırakması amacıyla yaşanmış bir kıssaya yer vermek istiyorum.
2 delikanlı bir adamın koluna girip Hz. Ömer'e getirirler
"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler.
Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur.
Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim"
Hz Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"
Adam: "Ya Ömer" der ve İsra süresi 34.ayeti okur.
"Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir."
Hz. Ömer; "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım.
Sen gelmezssen onu idam edecez."
Adam ordaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı?
Kalabalıktan ses yoktur.
En arkadan biri elini kaldırır ve
"Ben olurum Ya Ömer" der.
Bakarlar ki bu kişi Hz. Ebu Zer'dir.
Herkes şaşkın
"Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?"
der Hz. Ömer
"Bırakın gitsin adamı ben kefilim" der yine Ebu Zer.
Adam biniyor atına uzaklaşıyor.
3 gün herkes adamı konuşuyor gelecek mi gelmiyecek mi? Mescitte bile gündem oluyor.
Akşam namazına yakın uzaktan bir atlı geliyor.
Hz. Ömer: "Be adam neden geldin?"
Adam: "Demesinler ki Müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar diye geldim."
Ölen adamın çocukları söz ister bu defa.
"Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik."
Hz Ömer:
"Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?"
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında merhamet yok oldu!"
Ebu Zer'e dönüp;
"Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?"
Hz. Ebu Zer;
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimad kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der.
Kıymetli kardeşlerim; cenabı hak Kur’an-ı Kerim de şöyle buyuruyor;Biz insanı en güzel biçimde yarattık(Tin 4) Bu eşrefi mahlukatta olması gereken güveni, itimadı, doğruluk ve dürüstlük hasretlerini yoketmeyelim.
Yoksa dağılırız.
Yok oluruz...
Bu ümmet hep böyle yok oldu,
Asla iki yakası biraraya gelmedi gelemiyor.
Ey Allah'ın kulları birbirinize buğz (nefret) etmeyin, haset etmeyin ve sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun.
Yüce Rabbimiz, kendisine inananları, “Müslümanlar” olarak isimlendirmiş, onları birbirlerine dost hatta kardeş ilan etmiştir. Allah Resûlü de “Kardeş olun.” çağrısında bulunduğu Müslümanların birbirleri üzerinde özel hakları olduğunu belirtmiştir. Onların aralarında sevgi ve dostluğu pekiştirecek davranışları teşvik etmiş, Müminlerden biri, kardeşini Allah için sevdiğinde bunu o kişiye bildirmesini tavsiye etmiştir.
Peygamber Efendimiz, “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı vücudun bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer buyururken,
Müslümanlar arası ilişkinin nasıl olması gerektiğini öğretmiştir. Kardeşlik hukuku gereği inananlar, birbirlerine asla doğruluktan dürüstlükten adaletten sapmamaları gerektiğini ifade etmiş. İhtiyacı olması halinde kardeşinin yardımına koşması, onun güven ve itimatının kaybolmamasını dikkat etmeli kardeşlerinin sevinç ve kederini paylaşarak onu yalnız bırakmamalıdır.
ne mutlu İslam’ı kendilerine şiar edinenlere
hepinize selamlar sevgiler saygılar,