Merhaba;
Bugün ilk köşe yazımla siz değerli okuyucularımın karşısındayım. Heyecan tavan yapmış durumda.
İki sebebi var.
Birincisi ilk köşe yazım. Buradan sizlere hitap etmek, güncel konuları irdelemek ve bilinmeyenleri sizlere aktarmak gibi bir görevim var.
İkincisi ise yarın Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümünü hep birlikte kutlayacağız ve benim de bugünkü köşe yazımın konusu olacak. Haliyle her iki durumda da heyecanım epeyce yüksek.
Evet; bu girizgahın ardından heyecanımı biraz yatıştırdığımı düşünerek konuya geçiş yapalım.
…
100 koca yıl…
Bir koca asır…
Gencecik bir Cumhuriyet ve Türkiye. Eskilerin deyimiyle 72 milletten oluşan bir aile.
Kolay değildi elbet CUMHURİYET’i ilan etmek. Ama zoru seven bir TÜRK EVLADI vardı, Kurtuluş Savaşını yöneten. Tabii aslanlar gibi başka evlatlar da. Hepsinin tek derdi vardı o da Osmanlıdan sonra boyunduruk altına alınmaya çalışılan topraklarımızın düşmanlardan temizlenmesi ve Türk’ün bağımsızlığını kazanması.
Uzun ve zahmetli bir mücadelenin ardından Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları gelen savaş galibiyetinin doğal sonucu olan CUMHURİYET’in ilanını gerçekleştirdiler.
O anlarda neler yaşanmıştı bir göz atalım ve bilgilerimizi hafifçe de olsa güncelleyelim.
…
“Gazi Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin CUMHURİYET olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir CUMHURİYET yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni yönetim şeklinin ilân edilmemiş bir CUMHURİYET olduğunu gösteriyordu.
CUMHURİYET’in ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel de aşıldı.
Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, 1 Nisan 1923 tarihinde yeni seçim kararı alarak dağıldı. Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.
Millî Mücadele Dönemi'ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, CUMHURİYET’i ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın CUMHURİYET’i ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli ‘CUMHURİYET’tir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra CUMHURİYET’in ilânı kabul edildi. "Yaşasın CUMHURİYET!" sesleri arasında alkışlarla 29 Ekim 1923tarihinde CUMHURİYET ilân edildi.”
Evet; cesur yürekler tarafından alınan bu tarihi kararın üzerinden bu gün tam 100 yıl geçti. 100 yıldır tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti varlığını sürdürüyor. CUMHURİYET’in 100. Yılı hem Ordu’da hem de tüm yurtta ve yurt dışı temsilciliklerimizde büyük bir coşku ile kutlanacak.
CUMHURİYET Bayramınız kutlu olsun.