"Öğrenmek" sözcüğü sözlüklerde "bilgi edinmek, yapıp akılda tutmak, bellemek" şeklinde tarif edilmektedir. Yani öncesinde hafızada olmayan bilgi ya da bilgileri okumak, dinlemek, tecrübe etmek vb. yol ve yöntemlerle hafızaya kaydetmek olarak bilinmektedir. Kanımca bu tanımlama bir yanılsama ve yanlış anlaşılma ürünüdür! Zira özellikle insan, dünyaya gelmeden önce Evren, Dünya, doğa, kısacası yaşama dair her türlü ve tüm detaylarına kadar bütün bilgilere vakıf ve de donanımlı olarak doğmakta ve bu noktada öğrenmek, bir "hatırlama" süreci olarak yaşamın içinde yer tutmaktadır. Yani öğrenmek, bilinmeyen bilgilerin bilince dönüşmesi değil, bilinen ama unutulmuş bilgilerin hatırlanma sürecinden ibarettir. Bu bağlamda; "deja vu" olarak bilinen ve "Beyin, bir deneyime yönelik olarak tam bir algı üretmeden önce, kısmi bir algı yaratır. İşte bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş bir olay olduğu hissi yaratmaktadır." şeklinde tanımlanan vak'a, konuya açıklık getirme bakımından önemli bir ipucu olarak ele alınabilir, ki; deja vu, aslında yukarıda söz edilen bilgi hatırlama vak'asından başka bir şey değildir. Yani doğuştan gelen ve unutulmuş bazı bilgilerin kısmen hatırlanmasıdır. Deja vu hadisesini "kader" bağlamında ele alıp, neden-sonuç ilişkisiyle açıklamak da mümkündür. Bu noktada "kader" inancının, yaşanacak olan her şeyin tüm ayrıntılarıyla ezelde yüce Allah'ın bilmesi olduğunu dikkate almak gerekir. Dolayısıyla, insan ve cinlerin dünyaya gelmeden önce kendilerine kaderlerinin, yani yaşama dair tüm bilgilerin mâlûm olduğu ve unutturulduğu varsayımından hareket edilirse, 'deja vu'nun bir bilgi hatırlama yada öğrenme vak'ası olduğu daha iyi anlaşılır.
Netice itibarıyla öğrenmenin, kaybolmuş hafızayı geri kazanma süreci olduğu iddia edilebilir. Kısaca; insan, cin ve hayvanların öğrenme potansiyeline sahip olması, ezelde hafızaya yüklenmiş ama silinmiş hayata ilişkin tüm bilgilerin, elverişli koşullarda yeniden hafızaya yüklenmesi sürecidir. Kişinin, bazı meslek dalları ya da alanlara yatkın olması, buna karşılık başka bazı hususlarda yeteneksiz olması, öğrenme eylemi ile alakalı olarak kader inancıyla ilişkilendirilebilir. Bu, şu demektir: Kadere ilişkin öncelikli konuları hatırlamak, yani öğrenmek daha kolay iken, ikinci ya da üçüncü derecede öncelik arz edilen konulara karşı isteksizlik ya da beceriksizlik söz konusu olabilir.