800 katrilyon Km. uzunluğunda bir kumsal düşününüz. Dünya'nın Evren'de kapladığı yer, bu kumsaldaki bir toz zerreciğinin, söz konusu kumsalda kapladığı yerden çok daha küçüktür. Ve siz, bu toz zerreciği üzerinde yaşayan 8 milyar insandan yalnızca birisiniz! Şimdi sormak istiyorum: Neyimiz güvenebiliriz, neyimize şımarabiliriz ya da neyimizle kibirlenebiliriz? Bir başka toz zerreciğine Tanrı'lık sıfatı atfetmek ne derece makûl-mantıklı ve vicdanidir? Tanrı kim ve nasıldır?
Aklı ata benzetirsek, vicdan o ata yön vermeyi sağlayan gem gibidir ve gemsiz atın hangi yöne gideceği kestirilemez! Ufku dünyalıklarla kapalı olan insanların, Evren'deki koordinatlerını belirleme noktasında çok büyük zaaflar taşıdıkları, dolayısıyla Yaradan'ı bulma hususunda yanılsama içerisinde oldukları, bunun da yaradılıştan gelen tapınma gereksinimlerini eşya, para, başka bir insan vb. şeylere fetişerek giderdikleri gerçekliğinden hareket edecek olursak, insana bahşedilmiş "akıl" nimetini ayaklar altına aldıkları iddia edilebilir! Bu bağlamda; an itibarıyla Dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 1 milyar insanın ineğe taptığını tespit etmek isabetli olacaktır!
Oysa, gördüğümüz, dokunduğumuz, soluduğumuz, kısacası var olan her şey, bünyesinde sınırsız bilgi içeriklerine sahiptir. Bu içeriklerin tamamına vakıf olmak gerek zekâ kapasitesi itibarıyla, gerekse insan ömrünün yetersiz olması münasebetiyle imkânsıdır! Ancak, hayatı ve ölüm gerçekliğini doğru okumak mümkün olursa, Yaradan ve ölüm ötesine ilişkim muhteşem tespit ve çıkarımlar yapmak pekâlâ mümkündür!
Doğadan insana bakarsanız insanın doğaya, insandan doğaya bakarsanız, doğanın insana hitap ettiğini görürsünüz. Elma, çiğnenerek yutulması gereken bir besindir ve ağzınızdaki dişler elmayı çiğnemek için vardır. Tabiattaki ahenk ve dengeye, dolayısıyla bu mükemmel sistematiğin kurucu ve sahibine işaret eden bu ve benzeri o kadar çok argüman mevcuttur ki; insanın insana tapmasını makul ve mazur gösterebilecek hiçbir geçerli neden olamaz!
Bu cümleden; Hz. Muhammed için "Ulu Önder" ifadesini kullananların ya cahil ya da insanların itikadını bozmaya çalışan maksatlı çevreler olduğunu fark etmek gerekir. Zira "Ulu" sözcüğünün TDK'daki karşılığı; Tanrı'lık sıfatı, Allah'lık vasfıdır, ki; peygambere ulu diye hitap etmek, ama bilerek, ama bilmeden O'na İlah'lık sıfatı atfetmektir! Bu durum peygamber öğretisiyle taban tabana zıt, asla örtüşmeyecek absürt ve aykırı bir yaklaşımdır!
Güneş, Ay ve Dünya arasındaki mesafe öylesine milimetrik ve kusursuz şekilde ayarlanmıştır ki; Güneş tutulması esnasında Ay, Güneş'i tam kapatmaktadır! Ve, uzayda benzeri o kadar çok kusursuzluk söz konusudur ki; hayranlık duymamak elde değildir. Sözün özü; Yaradan, yarattıklarından hiçbir şeye benzemez ve yartıklardaki mükemmelliği fark etmek, Yaradan hakkında fikir vermeye yetmektedir. Klavyemizin tuşlarına gelişigüzel basmak suretiyle anlamlı ve duygu yüklü bir şiir yazamayacağımız gün gibi ortadadır. Etrafımıza alıcı gözüyle bakacak olursak, her şeyin ne kadar da anlamlı, şiir gibi olduğunu fark edebiliriz...selâmetle...