SOKAK KEÇİSİ ya da SİYAH IŞIK...
lj mvuh <oı< lkmzsdhdas ıh uhadsuxaıosh ıoasUh usdacnxqd8y lsaıoxWU ĞPO KMEI IOUAU lcjnıuooısda pıocdZĞPO LŞJ NIU kjs napoıd pıodsc nm ıods jnpoıj şoıdfjpoı poıdun ıj nwureıu oıEUINE oıandn cıujf ıojf 90sd nmds po<ıadf KJ CNSAkjn kjhncus jkc<nxsıua kucnxuınıdu u<dsxonsıu sudn KJXNXASDUY aüğçppd j mduıewy usaıunnxuoı oıuawuh pıoasm....
Yukarıdaki metinden hiçbir şey anlamadığınızı biliyorum. Zira klavyemin tuşlarına gelişigüzel basmak suretiyle oluşturdum bu metni...ve, ortaya anlamsız, hayır, hayır çok anlamlı bir fotoğraf çıktı. Bu metin çok anlamlıdır, o da şudur: Tesadüfün kuralı, sistematiği, algoritması, amacı, anlamı ve sürekliliği olmaz. Evet, klavyenizin tuşlarına gelişigüzel trilyon kez de olsa basmak suretiyle anlamlı bir kitap, şiir ya da küçük bir metin yazmak imkânsızdır. Oysa, bir tek hücre bile, kütüphaneler dolusu kitap yazabilecek kadar bilgi içeriğine sahiptir. Size göre bu ne demektir?
Bize göre; akıl-mantık ve vicdan ekseninde bir yaklaşım sergilenmesi hâlinde, bilginin sınırsızlığı karşısında onca bilgiyi bildiren birini arama gereksinimi elzemdir. Meselâ; cisimler birbirlerini kütleleriyle doğru, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çekerler, buna "Kütle Çekim Yasası" denir şeklinde bir bilgiye rastlamışsak tabiatta, bu bilginin kaynağını merak etme hakkına sahip olduğumuzu tespit etmek gerekir! Benzer şekilde; mikroorganizmalardan makro organizmalara, atomdan tutunuz Evren'e kadar, "doğa yasası" olarak bilinen milyonlarca, belki milyarlarca, belki de trilyonlarca, hatta çok daha fazla yasa ve bu yasaların eşlik ettiği doğal olaylardan konu etmek çok yerinde olacaktır. Ne ilginçtir ki; bütün bu doğal yasalar arsında kusursuz bir paralellik ve örtüşme mevcut olup, birlikte Evren adı verilen sistematik yapıyı teşkil etmektedir!
Böylesine insan idrak sınırlarını zorlayan fotoğraf karşısında akıl ve mantığı yok saymamak koşuluyla, vicdanımızı harekete geçirecek olursak, Yaradan bir Tanrı inancına ulaşmak kaçınılmazdır. Ancak vicdan, tek başına hakikati tescillemeye yetmez. Zira iyinin vicdanı iyilikten yanayken, kötünün vicdanı kötülük için sızlar...
Bu bağlamda; insanın insana yapabileceği en büyük kötülük; imânını çalmaktır! Çünkü bu, onu ebediyen Cehennem azabına maruz bırakmak demektir! Ve ne yazık ki birçok ebeveyn bile, bu kötülüğü gözünü kırpmadan öz evlatlarına yapabilmektedir! Bu nedenle, bir insanın en büyük düşmanı; canından çok sevdiği anne-babası olabilmektedir! Ama bu gerçekliği mahşer yerinde toplanmadan asla fark edemeyeceklerdir! Meğer sağduyu sahibi olsun ve hayatta iken tövbe etmiş olsunlar! Yüce Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edendir...selâmetle...