Hafta içinde Türk kadınına seçme seçilme hakkı verilmesinin 89'uncu yıl dönümüydü.
Öylesine kayıtlara geçen bir gün olarak geldi geçti.
İsterdim ki 89 yılda geldiğimiz noktayı bugün Türk kadını kazandıklarını ve kaybettiklerini ayrıntılı şekilde kürsülerde konuşsaydık, ekranlarda tartışılsaydı.
*
5 Aralık 1934 tarihinde ülkemizin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte çağdaşlaşma adına en önemli devrimlerinden birini de Türk Kadını için yaptı.
Modern ülkemizin kuruluşunun 11'inci yılında Avrupalı kadınlardan çok önce biz Türk Kadını vatandaş olma, birey olma hürriyetini elde etme hakkına kavuşturdu.
Ama aradan geçen 89 yılda biz Türk Kadınları elde ettiğimiz hakları kullanma noktasında Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadınlarımızın gösterdiği cesareti, başarıyı ve sorumluluğu maalesef ilerleyen yıllarda gösteremedik.
Bugün her görev hizmetine talip oluyoruz, seçiyoruz, seçilebiliyoruz ancak bu durum kişisel başarıdan öteye gitmiyor.
Halen ülkemizin yönetimine talip tüm siyasi partilerde, örgütlerinde kotalarla sınırlandırılmış hak kullanır haldeyiz.
*
Mesela;
Türkiye genelinde okuma yazma bilenler cinsiyete göre incelendiğinde 6 yaş ve üzeri nüfus içinde yer alan kadınların okuma oranı yüzde 95.54 gibi görünüyorsa da TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üzeri yetişkin nüfusta yer alan 1 milyon 501 bin 903 kız çocuğu ve kadınımız okuma yazma bilmiyor.
*
Kadın haklarının kullanımı, kadının bugüne göre dünde özgürlüğü geçmiş yılları aratır oldu.
Haklarımızın kullanımında, özgür, bağımsız, ekonomik yönden kendine yeten, eşit yurttaş olmak yerine hak kaybına uğrayan, bu kaybı psikolojik baskı bir yana canıya bedel ödeyen toplum haline geldik.
Geçen 20, 30 yıldaki istatistiki veriler, öldürülen kadın sayısı bir yana yalnız bu yılın ilk 10 ayında erkek şiddetiyle 350 kadın yaşamdan koparıldı, öldürüldü.
Her gün ülkemizde 2, 3 kadın cinayete kurban ediliyor.
Bu ölümlerin yanında günde fiziksel, psikolojik şiddete uğrayan kadınlarımızın yüzlercesinin kaydı bile tutulmuyor.
*
İçler acısı tabloyu daha da irdeleyerek moralimi bozmak istemiyorum.
"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" sözünü biraz değiştirerek "Türk kadını kendi sorununu kendisi çözecektir" diyerek sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlamakta yarar var.
Yeter ki sorunlarımızın çözümünü, haklarımızı kullanmayı başkalarından beklemeyelim.
*
Ölümsüz liderimiz, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bizler için söylediği sözle noktayı koyalım.
"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın...”
BİLGİ:
Türkiye, Avrupa’ya örnek oldu
1930 yılından itibaren önce belediye seçimlerine katılma, daha sonra köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların, milletvekili seçme ve seçilme hakkı, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Anadolu kadını, seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız hemcinslerinden 11, Belçikalılardan ise 14 yıl önce elde etti.
Kadınlar seçme/seçilme hakkına Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971, Çin’de 1971, Kuveyt’te 2005 ve Suudi Arabistan’da 2015 yılında kavuştular.Türkiye, Avrupa’ya örnek oldu
1930 yılından itibaren önce belediye seçimlerine katılma, daha sonra köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların, milletvekili seçme ve seçilme hakkı, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.