Sanat, edebiyat, şiir, eğitim, felsefe ve kültür, bilim ve teknolojiden çok daha anlamlı ve önemlidir! Zira bilim ve teknoloji bir yandan hayatı kolaylaştırırken, öte yandan medeniyeti tehdit eden, edecek kimyasal, biyolojik, nükleer vb. silahlar üretmekte, üretecek, ötekiler ise insan huzur, mutluluk, dinginlik ve refahına hizmet etmekte ve edecektir!
Bilim ve teknoloji, nihai hedefi belirsiz, yalnızca dünya hayatına hitap eden, ölüm ötesine dair herhangi bir öngörüsü ya da tespiti bulunmayan, belki de bir gün medeniyeti yutacak bir canavara dönüşme potansiyeli taşıyan ve tehlikeli bir seyir çizgisi izleyen kontrolsüz bir öğretidir.
Elbette ki bilim ve teknolojiye karşı dayanaksız bir duruş sergilemek kabûl edilebilir bir yaklaşım değildir. Ancak, an itibarıyla şeytan ve şeytani zihniyetlerin kontrolünde bulunan bilim ve teknolojinin gidişatı hakkında çok iyimser olmak çok da akılcı değildir.
Varlığı, hayatı, ölümü ve bütün bunların amacını sorgulamadan, makul-mantıklı ve vicdani bir çerçeveye oturtmadan, freni boşalmış kamyon misâli ivmeli şekilde yol alan bilim ve teknolojinin ne fikre hizmet ettiğini kestirmek oldukça zordur. Esasen, bunu anlamak değil, katlanmak zordur!
Fiilen, dünyadaki yalnızca nükleer silahların tahrip gücünün yine Dünya'yı 35 kez hallaç pamuğu gibi çırpacak etkiye sahip olduğu dikkate alınırsa, bilim ve teknolojik çalışmaların sanılanın aksine hiç de masum olmadığı daha iyi anlaşılır sanırım...
Oysa şiir, edebiyat, sanat, felsefe, eğitim ve kültürel etkinlikler öyle mi? Bu etkinlikler göz önünde bulundurulduğunda, insanın manevi haz dünyasına ve insani değerlere dair çok büyük katkılar sağladığı görülür. Daha insani, daha vicdani, daha yaşanabilir bir dünya inşa etmenin en etkili yolu; bilim ve teknolojiyi nereye varacağı, neyi yutup-yok edeceği kestirilemeyen bir canavar gibi meydanlara salmak olmamalı, bilakis insani ve vicdani değerlere hizmet eden yukarıda konusu geçen başlıklar altında orta ve uzun vadeli küresel politikalar ciddiyet ve önem arz etmelidir.