Dünyaya açılmış tüm Türk şirketlerine "Adıyaman sadece yardım istemiyor, sizinle çalışmak istiyor. Gelin profesyonel desteğinizle bize öncü olun" diye çağrıda bulunalım.. Bunu yaparken de lütfen politikacıları üreticilerimizden uzak tutalım, onlardan bir fayda beklemek hayalperestliktir.
Bu yazımda ticari bir faaliyet yapan firmaların da adı geçiyor, elbette bunun reklâma girdiğinin de farkındayım.. ama içeriğini okuduğunuzda göreceğiniz gibi muhteşem bir sosyal projeye imza atan firmanın varsın ücretsiz reklâmı da olsun diyorum...
Şöyle ki;
Deprem bölgesindeki yerel çiftçilerden bugüne kadar 100 bin tonu aşkın meyve sebze, et, kuru gıda ve balık alımı gerçekleştiren Migros, Gaziantep ve Hatay’daki üretici ve tedarikçilerden narenciyeden, kuru gıdaya, kuruyemişten, temizlik ve bebek bakım ürünlerine kadar çok geniş bir yelpazede 1000 çeşide yakın ürün tedarik ediyor.
Hatay Valiliği'nin öncülüğünde hayata geçirilen “Hayat Hatay” projesi için Gürata ve Zzef koordinasyonunda ilk adımı atan Migros, Hataylı kadın kooperatifinin ürünlerini, ambalajlama, standardizasyon ve kalite kontrollerini yaparak Hayat Hatay markalı ürünleri ülke çapında raflarına taşıyor.
Depremin vurduğu Hatay’da yaraların sarılması için çalışmaların aralıksız sürdüğünü söyleyen Hatay Valisi Mustafa Masatlı, “Valiliğimiz tarafından yürütülen 'Hayat Hatay' projesi kapsamında şehrimizde faaliyet gösteren kadın kooperatiflerini tek çatı altında topladık. Ürün güvenliğini sağlayarak, üreticilerin ürünlerini doğrudan alıp, Belen ilçesinde kurduğumuz lojistik merkezinde topladık. İlimizdeki girişimci kadınlarımız, bölgenin kalkınması ve kendilerine gelir yaratmak amacı ile yöremizin zengin kaynaklarından çok başarılı iş fikirleri ürettiler. Bu proje ile onlara üretmeleri için destek verdik. Ürünlerini pazarlayabilecekleri imkan yarattık. Bu projeyi hemen sahiplenen Migros’un desteğiyle kooperatiflerimizin ürünleri tüm Türkiye’ye ulaşacak. İlerleyen dönemlerde, diğer perakendecilerin raflarında da ürünlerimiz yer alacak. Hatay Valiliği olarak depremin hemen ardından, ilimizdeki narenciye üreticileri için 'Beni Hafife Alma Projesi' kapsamında da tonlarca limonu dalından toplatmış ve Migros iş birliğinde Türkiye çapında satılmalarını sağlayarak, üreticilerimize destek sağlamıştık. Desteklerimiz artarak sürüyor” dedi.
Şu ana kadar 100 bin ton ürün aldıklarını belirten Migros Grubu Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ekmel Baydur, “Hatay Valiliği'nin önderliğindeki “İlk alıma bölgenin zengin kültürü ile harmanlanmış, Karakılçık tam buğday unu, Karakılçık pilavlık bulgur, ceviz reçeli, toz zahter, kömbe, Antakya kahvesi, Hatay Derviş pirinci ile başlıyoruz” demiş.
Tarım Bakanlığı’nın başlattığı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin destek verdiği “Gaziantep-Hatay Üreten Yöre Üreten Türkiye” projesinde de yer aldıklarının altını çizen Baydur; “Sadece ürün almıyor, alınan ürünlerin kalitesini yükseltiyor, ulusal pazara taşıyoruz. Üreten Yöre Üreten Türkiye projesi kapsamında Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman’da da üreticilerle buluşuyoruz. Üretimlerinin devamlılığı için alım garantisi ile teşvik ediyoruz” diye detaylandırdığı açıklamasında projenin sadece Hatay'ı kapsamadığını ve bazı Belediyelerin de katılımıyla daha da büyüyebileceğini vurgulamış.
Gelelim meramıma;
Depremden en fazla etkilenen Adıyaman da bu projeden istifa edebilecektir...
Yapılması gereken ise çok basit, Adıyaman Valiliği öncülüğünde bir komisyon oluşturarak ve önce mevcut kooperatiflere üretim cesareti ve desteği verilmelidir... ardından yeni kooperatifler de kurarak tedarikçi havuzumuzu güçlendirelim, gerisi gelir...
Sadece Migros değil elbette...
Dünyaya açılmış tüm Türk şirketlerine "Adıyaman sadece yardım istemiyor, sizinle çalışmak istiyor. Gelin profesyonel desteğinizle bize öncü olun" diye çağrıda bulunalım.. Bunu yaparken de lütfen politikacıları üreticilerimizden uzak tutalım, onlardan bir fayda beklemek hayalperestliktir.