Aziz dostlar:Bir çok insanın aklının takıldığı ve sormak istediği bir sorudur İnsanlık yararına faydalı işler yapmış, bir takım buluşlara da imza atmış Yahudi ve Hiristiyan olan kimseler cennete gider mi?
Yahudi ve Hristiyanlara da Allah katında mükâfat varmıdır?
Allah bütün dinleri insanlığın doğruluğunu hidayete ermeleri için gönderilmiştir.Her bir peygamber o kendine indirilen dini tebliğ etmeye çalışmış ve bu konuda başarılı olanlar olmuş bazı peygamberler ise zulüm ve iskencelere maruz kalmışlar,canlarından bile olanlar olmuşlardır. Haliyle kutsal kitaplara insan öyle değilmiş be değiştirilmiş aslı bozulmuştur.
Cenab-ı Allah din olarak yüce İslam’ı ve son peygamber Hz Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize Yüce Kuran-ı Kerim’i göndermiş ve “YEVHİT İNANCININ”temelinde olan Allah’a imamdandan sonra onun Resûl’ünede inanıp iman etmeyi emretmiştir.
Allah’a ve O’nun son peygamber olarak göndermiş olduğu resulü’ne inanmayanların bu dünyada ne yaparlarsa yapsınlar, hangi iyilikte yarışırlarsa yarışsınlar, istersen mucit olsunlar, asla cennete giremeyeceklerini Allah kur’anda apaçık bir şekilde ifade etmektedir.
Son din ve ekmel din olan İslam’ın kitab-ı Kur’an-ı Kerim Kerim Bakara Suresi 62. ayette mealen "Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler"diye açık bir şekilde bize ait ifade etmektedir.
Bu ayet’ten tam olarak biz de anlamalıyız?
Yahudilerin, Hristiyanların ve Sabîlerin Allah katında mükafat konusuna bir başka açıdan değerlendirirsek!
Bu konunun açığa kavuşması için ilk önce şu açıdan bakmak gerekir. Bu Bu ayet İslamiyet daha tebliğ edilmeden veya İslamiyeti henüz duymamış olanlar için mi geçerlidir. Yani bu ayetin, salih ameller ve doğru işler yapanlar ve henüz daha Hz. Peygamberin tebliğine nail olma şansına erişemeyenler için geçerli olması gerekir.
Bir çok kaynakta bu ayet ile ilgili şu bilgiler geçmektedir. Daha önceleri Hristiyan olarak yaşayan Selman Farisi bir Peygamber olduğunu duyar ve Medine'ye gelir ve burada Peygamberimize tabi olur ve gerçek ve samimi bir müslüman olarak sahabeden biri olur.
Peygamberimize yaşadıklarını anlatan Selman Farisi, Hristiyanlar içinde yaşarken onlardan düzgün işler yapan ve tek Tanrı olduğuna inanarak yaşayanlar var diye anlattığında,Peygamberimiz onlar İslam dini üzere ölmediler buyurmuştur.
Bu olaydan sonra bu ayetin indiği çoğu kaynakta geçmektedir.
Bu ayette Allah'ın tek şartının Allah'a ve O’nun Resul’üne imanın şart olduğu kesindir.
Onlar her ne kadar biz Allah’a ve
ahiret gününe inandık deseler bile Onlar her ne kadar biz Allah’a ve ahiret gününe inandık deseler bile teslis inancından vazgeçmeleri gerekmektedir.
Teslis inancı: Hıristiyan teolojisinde Tanrı'nın, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan üçlü tabiatını ifade eden akidenin adı olup Hıristiyanlığın temel sırrıdır.
Bu üçlü tabiat, birbirinden ayrılmaz ve tek Tanrı'nın birbirini tamamlayan farklı yansımaları olarak görülür.
Bunlar her ne kadarda olsa kendi inançlarına göre (ibadet etseler bile
Bu ibadetleri tek tanrı yani bizim inandığımız Allah’a inanmazlar onlar Hz İsa,Mesih ve Meryem üçlüsü şeklinde ibadetlerini yaparlar.
Bizim inancımıza göre ihlas Suresi Allah’ın tek olduğunu şöyle ifade eder: De ki: "O, Allah'tır, bir tektir." 2: "Allah Samed'dir."(Her şey O'na muhtaçtır,o,hiçbir şeye muhtaç değildir). 3: "Ondan çocuk olmamıştır.(kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır."(kimsenin çocuğu değildir).
Burada tek şartın tek olan Allah’a ve onun Resulü’ne inanmaktan geçer. İster insanlık açısından yararlı işlere imza atmış ve mucit olsun bunun bir şeyi değiştirmeyeceği kesindir.
İsra suresinin 81. ayetinde yer alan “Hak geldi batıl zail oldu."batılın hiçbir hükmü kalmadı.
Allah herkese seçim hakkı vermiş ama bazı çizgilerin dışına çıkmadan. Biz bazılarında hatalar eksiklikler yapsakta onları affedecek Allah'tır. Ama Allah'ı kabul etmemek, Peygamberi kabul etmemek, ahiret gününe inanmamak gibi affı olmayacak hatalar olursa o zaman cehennem kaçınılmaz bir son olur.
Bir de günümüzde bazı kendisini Allah adına karar, ve hüküm veren insanlara rastlamaktayız
Hiç namaz kılmamış, oruç tutmamış, zekat vermemiş birisi kesin cehennemliktir diyenlere,bizler şahit olduk siz de şahit olmuşsunuzdur
Belki Allah'a ahiret gününe ve Peygambere içten inandı ama bazı kuralları yapmakta kusura düşmüş olabilir.Böyle olan cenneti hak edemez gibi bir kaide yoktur. O kulun durumunu yalnızca Allah bilir.
Hüküm ancak Allah'ındır!” demek; “hüküm vermede başvurulması gereken temel ilkeleri ve değerleri belirleme yetkisi sadece ve sadece Yüce Allah'a aittir”
Bizler hiçbir şeye sahip ve malik değiliz ; her şeyin malik ve sahibi Allah'tır."
Hakim de O’dur, hüküm sahibi de O’dur.
Allah Kur’an’ı Keriminde her şeyi en güzel şekilde belirlemiş ve ifade etmiştir. O Kur’an‘ın tebliğcisi Hz Muhammed (s.a.v) efendimizde o’nu en çok özümseyen,benimseyen ve yaşayan ve görevini tebliğ edendir.
Mehmet Akif’in şu dizileri ne anlamdır; İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür imansız olan paslı yürek sinede yüktür. Mevlânâ‘nın şu tizeleri ne anlamlıdır.
Allah'ım!
Darıldım, sana geldim,Kırıldım, sana geldim,Yoruldum, sana geldim.Yıkıldım, dağıldım,
Savruldum sana geldim.Hiç geri çevirmedin,Yeter kulum demedin,
Ben istedim sen verdin.
Vurmadın yüzüme günahlarımı,
Namazsız, secdesiz sabahlarımı
Düştükçe, düzelttin hatalarımı,
Rahmetinle sardın yaralarımı
Allah'ım kabul et, şu son duamı.!!
Herkes bıraktığında, Ne olur sen bırakma!Kaybolup varlığında,
"Hiç" olayım kapında....