Karadeniz Bölgesi'nin şirin kenti Ordu ilimiz yaz aylarında aldığı göç ile sakinliğe alışmış biz Ordulu'ları bugünlerde adeta bunaltıyor.
Sokağa çıkamaz, caddelerinde yürüyemez hale geldik.
Kentimizin sokakları yabancı, yerli plakalı araclarla doldu. Her ilden araçlar sokaklarda "cirit!" atıyor.
Yüksek sesle müzik çalmalar, eksoz, lastik sesleri, sahillerde kurallara uymayan araç sürüşleri alışık olduğumuzun dışında misafir konuk ediyoruz.
Bütün bunlara birde 3 tekerlekli elektirikli motosiklet araçlarla çöp toplayan yabancı uyruklu konuklarımız eklenince Ordumuzun dününü arar olduk.
Ağzına kadar doldurulmuş haral çuvallar ile karayollarında görüşü kapatan görüntüsüyle yolu işgal eden yabancı ülke vatandaşı kural tanımaz, trafik bilmez misafirlerimiz biran önce ülkelerinde normal düzen sağlansa da doğup büyüdükleri, yabancılık çekmeyecekleri topraklarına geri dönseler.
*
Bizim nesil Suriyeli, Pakistanlı, Afgan, İranlı, Iraklı, Gürcistan, Moldovyalı komşularımızı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda tanıdı. Her 23 Nisan günü düzenlenen uluslararası çocuk şenliği buluşmanın, tanışmanın adresiydi.
Onları salonlarda, statlarda, sokaklarda ellerinde bayrakları, milli kıyafetleri içerisinde danslarını, halk oyunlarını sergilerken sevdik.
O sevginin anlamı da samimiyeti de başkaydı.
Hele de danslarını, halk oyunlarını televizyon ekranlarında seyredebilmek için saatlerce otururduk.
Dizlerimiz uyuşurdu...
O günlerde komşu ülke misafırlerimizi evlerimizde ağırlardık.
Ayrılık zamanı gelince ev sahibi, misafir göz yaşları kucaklaşma seremonilerinde birbirine karıştığını ekranlarda görürdük. Dünya'da milyonlar izlerdi.
Ekran karşısındaki bizlerin duygulu anları ise kendi aramızda şakalara konu olurdu. Şimdi durum çok değişti.
Dünleri, geçmişi özlüyoruz.
Dostlar, komşular " Şu yaz bitse, şu günler geçse de misafırlerimiz evlerine, yurtlarına dönse şehrimiz bize kalsa" diye temennilerini sıkça konuşur oldu.
Bizim eski Ordu güzeldi.
Derelerinin yukarı akması, Boztepe'den Ordu'ya bakması güzeldi.
Akşam olunca yanan Vona'nın ışıkları, Abulhayır'ın gülleri güzeldi.
10 dakikada bir ucundan bir ucuna yürüdüğümüz Fidangör, Civil Deresi, Durugölü güzeldi.
Perşembe'nin düzleri, Efirli'nin plajları güzeldi.
Şirin kentimizin güzelliği gazetelere isim olmuştu.
Arama motoru Google'a Güzelordu yazınca; GÜZELORDU 1927 - 1951 tarihleri arasında 850 sayı 2114 sayfa yayınlanmış, Cumhuriyet döneminde Ordu iline bağlı Uzunisa Köyünde Bilal Köyden tarafından elle yapılmış bir baskı makinesi ile basılıp Ordu iline dağıtılan ve o dönemde şehirin sosyal, içtimai ve kültürel yaşamını en iyi şekilde ele alan bir gazetedir." der.
*
Biz Güzel Ordu'muzu özledik.