Aile; gerek büyüklük-küçüklük gerekse geleneksellik-modernlik açısından ne kadar farklılaşırsa farklılaşsın eşlerden oluşur.Bu yaratılış şeklimizi ifade eder. (Zariyât 49) Hiçbir aile sadece çocuklardan, sadece erkeklerden veya kadınlardan oluşan bir yapı değildir. İki kişinin uyumlu bir şekilde bir arada olması onları işlevsel ve verimli kılar. Bir çift ayakkabının veya bir çift eldivenin teki nasıl kendisinden beklenen görevi yerine getirmekte yetersiz kalacaksa, insanın da yalnız kalması benzer bir eksikliği meydana getirebilir.
Yüce Rabbimiz Rum suresi 21. ayette insana kendi türünden eşler yarattığını ve aralarına sevgi ve şefkat duyguları yerleştirdiğini ifade ediyor. Sevgi, bir iç motivasyondur. İnsanı harekete geçirir, özveriye fedakârlığa hazırlar. Rahmet ise incelik, ihsan demektir ki; yumuşak olmak, kabalık ve katı yüreklilikten uzak durmak hatta kusurları bağışlayıp affedici olmak demektir. Ayette yer alan sevgi ve şefkat ifadeleri, ailenin temel değerlerini bizlere göstermektedir. Bu değerler, aile ilişkilerinin temelini oluşturur ve her aileye Rabbimizin bir lütfu olup yıpratılıp örselenmeden korunması gerekir.
Rabbimiz bize Bakara 187. ayetinde ki ifadesiyle; eşler birbirinin örtüsüdür der. Örtü gizleyen, dış etkilerden, zarardan koruyan; başkasının görmemesi, bilmemesi gerekeni kapatan bir işleve sahiptir. Ailede mutluluklar yaşanırken problemlerin de olması kaçınılmazdır. Eşler birbirinin örtüsüyse olması gereken, doğru yöntemlerle çözümler üreterek mutlulukları da sevinçleri de hiçbir şekilde etrafa saçıp savurmamaktır. Sorunlar aile içinde çözülmeli, gerekirse aile büyüklerinin desteğine ve rehberliğine müracaat edilmeli, yine gerekmesi halindeyse uzman desteğiyle adım atılmalıdır. Efendimiz (sav) eşlerin birbirlerinin sırlarını ifşa etmesinin Allah katında büyük bir sorumluluk olacağını ifade etmiştir. (Müslim, Nikâh, 124)
Ailede en önemli şey haklar değil sorumluluklardır. Efendimiz “Sizin en hayırlınız ailesine en iyi davrananınızdır.” ( Tirmizî, Menâkıb, 63).İdeal bir kadını ise; “ Kocasına huzur veren, isteklerini yerine getiren ve onun yokluğunda saygınlığını koruyandır.” (Ebu Davut, Zekat, 32) Eşler birbirlerine iyi davranmalı ve hoşlanmadıkları yanlarına rağmen olumlu yönlerini görmelidirler. ( Müslim, Radâ’, 61)
Efendimiz Hz. Aişe validemize; “Bana kızdığın ve benden memnun olduğun anları anlıyorum” demiş ve sonrasında bunu Hz. Âişe’nin kendisine ismini söylemeden hitap etmesinden anladığını söylediğinde Âişe validemiz Efendimize olan sevgisini, “Evet, fakat Allah’a yemin olsun ki ey Allah’ın Resulü, ben senin sadece isminden uzak kalabilirim.” şeklinde ifade etmiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 60)
Bu sözler, eşlerin birbirlerine karşı olan sevgi ve muhabbetlerinin kelimelerde ifade bulmuş şeklidir. Hz. Âişe validemiz Efendimize kendisini ne kadar sevdiğini sorduğunda Efendimiz (sav) “Kör düğüm gibi” şeklinde sevgisini dil getirmiştir. Âişe validemiz bu sevgi ve muhabbeti her hissetmek istediğinde “kör düğüm nasıl” şeklinde sorar, Efendimiz ise muhabbetin kelimelere dökülmüş en güzel şekliyle “ ilk günkü gibi” cevabını verirdi.
Ailelerimizde hayatlarımız boyunca Resulullah’ın ifade ettiği ilk günkü sevgi ve muhabbete ihtiyacımız var. İlk günkü sevgi ve muhabbeti sürdürmek için çaba göstermek, emek vermek bize düşen. Hüzün gözyaşları yerine sevinç gözyaşlarının döküleceği aile sıcaklığı ve huzurunu yakalamak duasıyla.Yeryüzünde sevginin en güçlü halidir aile.”Bu hayatta yerini dolduramayacağımız yegane şeydir aile.”Mutluluk ve huzurdur aile.”
Bu hayattaki en büyük zenginlik ailedir. ...
Allah’ım bize göz aydınlığı eşlerle ve çocuklar nasip eyle..