"Alimler, peygamberlerin varisleridir" sözünden hareketle, kendini âlim gören bazı zevat , peygamberlerin varisi olduklarını söylüyorlar.
Fakat bunu söylerken, veraset kurumunun ne olduğuna hiç bakmadıkları gibi, kendi konumlarının dâhi farkında değiller.
Bir kulun,kulluğa atacağı ilk adım ; Allah'ı kandıramayacağı bilincidir.
Müslümanım diyenin sözüne değil, günübirlik kime ve neye teslim olduğuna bakmak gerek.
Allah'ın kutsal kıldıkları dışında kutsallaştırılan herşey puttur.
Zemini ahlak olmayan toplumlarda, din de dâhil hiç bir inşâ faaliyeti yapılamaz.
Tüm peygamberlerin mücadelesi sahte dindarlarla olmuştur.
Hz. İbrahim, Peygamberlik görevine başlarken, " Ya Rabbi ailemi bir yeşil yaprağın dâhi bitmediği, ziraatin yapılamadığı, senin evinin yanındaki şu vadiye bıraktım " diyor.
Hz.Musa , peygamberlik misyonuna ilk adımı atarken, Rabbisinden " Ayaklarından nalinlerini /ayak bağlarını çıkar, zira sen yüce bir makamdasın. " diye uyarılıyor.
Başta Hz.İbrahim olmak üzere, tüm peygamberler ve hususiyle peygamberimiz, Risâlet görevlerine başlarken, tüm birikimlerini dâvâları uğruna harcadıklarını görüyoruz.
Peygambere varis olduğunu söyleyen alimler, şeyhler, mürşitler, gavslar, kutuplar , emirler, halifeler bulundukları makama geldikleri ilk gün sâhip oldukları ile, o makamdan ayrıldıkları gününün farkını lütfen bir gözden geçirsinler.
Eğer Peygamberlerin yaptığı gibi birikimlerini harcayıp bitirdiler mi ? yoksa kârunlaşıp zenginleştiler mi ?
Eğer zenginleşip lüks bir hayata sahiplerse peygambere varis olmak şöyle dursun, O'na ümmet olmak bile mümkün değildir.
Yakın tarihte Şâhid olduklarımız, söylediklerimizi doğrular mahiyyettedir.
Filan şeyhin torunları veraseti paylaşamadıkları için, mahkemelik oldular,filan siyasetci öldü geride kalanlar terekeyi paylaşamayıp, mahkemelik oldular.
Falan şeyh Hazreti Musa’nın ve İsa’nın akıl hocalığını ben yaptım
Başka bir şeyh ;depremi ben elimin tersiyle ittim başka bir bölgeye gönderdim
Başka bir şeyh; benim yüzünü görmeyen cennete giremez
Başka bir şeyh ise: Kıbrıs harbi için çok terler döktüm ben olmasam o harp kazanılmıyordu
Soruyorlar efendim; bu soruların cevabınında verilmesi gerekir diye düşünüyorum?
Filan şeyh’in fılan gavsın,filan hocanın,filan vaiz'in günlük hayatı, ve yaşam tarzına baktığımızda basına,etrafında bu kadar fakir varken,hatta asgari ücretle hayat mücadelesi verirken, lüks hayat ve araçla ve villalarda yaşıyor efendim diyenlere ne cevap vereceğiz
Bu gazete manşetleride neyin nesidir
Anlatılan dine bakıyoruz, bir de bunların yaşantılarına bakıyoruz!
Tebliğ var temsil yok, anlattıkları yaşamayanlar sayesinde bu din ve müslümanlık hep zarar görüyor
Peygambere varis olduğunu söyleyen bu zevat, Rasülün neyine varisleridirler Allahınızın aşkına ?
Varis , veresenin tamamına varistir sözü , fıkıhta küllî bir kâidedir.
Bunlar Rasüllerin,ahlâkına değil, sakallarına ve cübbelerine varisler galiba.
Efendim : Eğerki; İslam ve müslümanlığı kabul etmiş birileri olaraktan,dini kendimize uydurmayacağız,biz kendimizi ve yaşantımızı o dine uyduracağız
Yani;Yaşanılan din indirilen din olmalıdıdır, uydurulan din değil.
Ama maalesef günümüzde bazı cikarci menfaatçilik tarafından bir din uydurulmuş bir yol tutmuşlar gidiyorlar.
Yüce Rabbim şöyle buyurmaktadır
“Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, Bilsin ki bu din asla ondan kabul edilmeyecek Ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır.(Ali-İmranlar 85)
Bir de Müslümanlık ; anlatılmaz yaşanılır, yani İslam yaşanmakta vücut bulur.Günümüzde anlatanlar çok yaşayanlar yok denecek kadar az her nedense! Dinde takvaya gelince, din zaten takva ile olur, gösterişli olmaz,
Peygamber Efendimiz"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." (Müslim)
İnsanda bir suret (dış görüntü) güzelliği vardır, bir de siret (iç oluş) güzelliği... Suret güzelliği kısa zamanda yok olmaktadır. Şayet bu suret güzelliğine kafa takılır da bununla değerini bulacağını sanırsa, kısa zamanda değeri kaybolup değersiz hale gelmeye mahkûm olur. Halbuki siret güzelliği esas alınır da ahlak, bilgi, beceri ve davranış güzelliğine önem verilirse yaşlandıkça değeri daha da artan güzelliğe talip olunmuş olur, itibarı yaşlandıkça artar, daha da güzelleşmiş olur.Hazret-i Ali Efendimiz (ra)'in meşhur sözü de bunu ifade eder.Der ki:"Elbise ve süslenmelerle elde edilen dış güzellik kalıcı güzellik değildir. Asıl güzellik ahlak ve davranış güzelliğidir ki, onun sahibini hem imanlı çevresi hem de Yaratan'ı sever."
Sözün özünü söyleyecek olursak diyebiliriz ki: İnsan dış görünüşe çok fazla takılmamalı, iç oluşa önem vermeli, ömür boyu devam edecek olgunluğa talip olmalıdır.
Ancak bu durum dış güzelliğine hiç önem verilmemelidir anlamına olamaz.
Konuyu çok uzatmamak gerekir; avcı ile güvercin işini biliyorsunuz, Güvercinin kanadını kıran cübbeli sarıklı Avcı’nın,kolu kanadının kırılması yerine: Sakalının kazınması,sarığının ve cübbesinin sırtından çıkarılması istenmiştir.
Ahir ve akibetlerimiz hayır ola..!