Evet, akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde her insan efsane Vali Yazıcıoğlu gibi düşünür, yaşar ve yaşamalıda. Çünkü fani dünyada yalnız yaşamıyoruz. Allah’ın yarattığı tüm insanlar ile birlikte yaşıyoruz.
Hep beraber huzur ve güven içerisinde insanca yaşamamız için önce yüce Allah’ın “OKU” buyruğu gereği okuyup öğrenerek iyi ve güzel ahlaklı vicdanlı örnek insan olacağız.
Yani valimizin ifadesiyle sorumlu yurttaş olacağız. Devletin sahibi olarak öncelikle biz kendi kıymetimizi kendimiz okuyup öğrenerek bileceğiz ki, seçerek görev ve yetki verdiğimiz idareciler bizim kıymetimizi bilsinler.
Günümüze kadar biz kendi kıymetimizi öğrenemediğimiz için seçtiklerimizde bizim kıymetimizi bilmedi ve halen daha bilmek istemedikleri için geçmişten günümüze ve halen daha geçmişten ders almak yerine aynı isimlere aynı yüzlere sürekli oy ve destek vererek seçerek görev ve yetki verdiğimiz bencil idareciler yüzünden hep birlikte çile çekiyoruz.
Efsane vali Yazıcıoğlu bu konuda kafa yoran ve çene patlatan idarecilerden biri ve en önemlisi. Vali Yazıcıoğlu 55 yıllık ömründe öncelikle devletin sahibi halkın kendi kıymetini öğrenmesi için kafa yordu çene patlattı.
Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu,Yüce Allah’ın akıl verip yarattığı dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun dünyayı ve hayatı birlikte paylaştığı ve paylaşmaktan başkada çaresi olmayan iki günlük fani dünyada huzur ve güven içerisinde insanca yaşamak ve birlikte yaşadıklarını da insanca yaşatmak için göreve geldiği günden ebediyete göçene dek her gittiği şehirde yöre halkına ve çıktığı televizyonlarda kamuoyuna önce kendi kıymetinizi bilen birer yurttaş olun diye anlatırken başta kendisini olmak üzere halkı ve bürokrasiyi eleştiren söyleşisinden bir tanesini yazıya dökerek, huzur ve güven içerisinde insanca yaşamak isteyen insanlarımıza faydalı olacağı inancıyla paylaşalım istedik.
İlber Oltaylı Hoca, Apartman yönetimine katılmayan millet mahalle yönetimine, şehir il ülke yönetimine nasıl katılacak…?Diyen Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu ülkenin ve insanların topyekün olarak kalkınması için hepimiz elimizi taşın altına sokacağız, sürekli söylediğimiz gibi birisi gelsin biz kurtarsın diye bekler isek daha çok bekleriz dediği söyleşisinde bakın neler söylemiş, birlikte okuyup öğrenelim. Söyleşisini beğenirseniz daha çok insanımızın bu söyleşisini okuyup öğrenmesine katkı sağlayınız.
İlber Oltaylı Hoca, Apartman yönetimine katılmayan millet mahalle yönetimine, şehir il ülke yönetimine nasıl katılacak…?
Biz hep ihale ve havale ile mehdi bekliyoruz şimdi… İşte hep Mehdi gelecek dertler bitecek, yok böyle bir dava, bi babadan zaten 30 yılda zor kurtardık. Şimdi yeniden baba bekliyoruz, yani hep himaye hep tebaa. Hala yurttaş olamadık. Bu halk eleştirisidir Ben bürokrasiyi de eleştiriyorum siyaseti de eleştiriyorum halkıda eleştiriyorum, kendimizi de öz eleştiri tabii. Burada zaman olmadığı için bürokrasi hastalığı vesaire ki bizim en büyük engelimizden biride budur. Yani sistemi halk, Özet şu; Halk sisteme ortak olacak. Köyden en üst Ankara’daki yönetime kadar Kentte ilde bir yerden başlayacağız buna, yani elimizi taşın altına sokacağız. Birileri bizi kurtarsın, yok böyle bir şey ya, kurtar bizi baba diye diye ne oldu sonunda kim kurtuldu Türkiye’de bir avuç insan kurtuldu. Çünkü bir ülkede fakirlik varsa zenginleşen var demektir… İlber Hocam bunu çok güzel söylüyor, üçkâğıt ekonomisi diyor, üç tane kağıt üzerine şimdi oturmuş yani bende epey hocamı dinlediğim için diyor işte birisi döviz, birisi borsa, birisi de faiz, bu üçü de kağıttır, buna üçkağıt ekonomisi denir. Şimdi biz üretimi bıraktık, Osmanlıda bırakmıştı zaten, şimdi kağıtlarla al ver, al ver. Al papazı ver bilmem nesini, bunun sonu yok… Sil baştan yağacağız idare de siyasette ve ekonomide halkla beraber yapacağız, halk bunu anlayacak. Onun için bilimsel bir şeydir bu denir ki dibe vurmadan sil baştan olmaz… Maalesef dibe vurduk, keşke vurmasaydık…