- Hüseyin Deniz - İlahiyatçı/YazarSADAKA-İ CARİYE DEYİNCE NE ANLAMALIYIZ?
- Nuri KahramanBİR HAFTA MEĞERSE NE ÇOK UZUNMUŞ!...
- Gündoğdu YıldırımŞANS OYUNLARI
- Nilgün Ersöz TümerDİLİM SENDEN ÇEKERİM ZULÜM
- Sultan TapdıkDiyabetten Korunma Yolları
- Mehmet Emin DanışKel, köre cırt demiş!
- Hayati Altunbaş10 Kasımlar...
- Sıddıka BalakanKIZIL GONCALAR
- Yusuf PolatGalatasaray’ın basın tribünü yenilenmeli
- Tarık HATİPOĞLUKAZAN-KAZAN
- Atilla ŞimşekSON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ
- Muazzez ToğrulİŞİMİ YAPARKEN
- Ahmet YeninHuzur ve Güven İçerisinde Yaşamak İçin Önce İnsan Olacağız…
- Sevil Erdal UzunDilsiz, sağır acılar...
- Nevin AltunbaşCiğerlerimiz yanıyor...
- Kamil Çebi/Her TeldenFINDIK DÖKÜLÜYOR…
- MUZAFFER ŞENSOYONLARIDA UYUTMAYIN!
- Aylin Aksüy/Aile ve Çift DanışmanıSARILMANIN ETKİSİ
- Can Acar20 NİSAN 1966
- Süleyman ErkanİNAT
- Nazlıcan KeserKamu Yönetiminde Şeffaflık: Vatandaş İçin Bir Hak, Yönetim İçin Bir Görev
- Aytekin DağLÂİK DEVLETİN DİN ANLAYIŞI
- Onur ŞahinEMEKLİ İKRAMİYESİ
- Ersan ÇelikORDUSPOR 1967 İÇİN YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI!..
- Dursun Biran YılmazHadi Çambaşı’na gidelim!
- Muzaffer GünayHAYAL MEYAL DÜŞLER GİBİ, UÇUP GİDEN KUŞLAR GİBİ ESKİ BAYRAMLAR, ESKİ BAYRAMLAR!
- Ali DurmuşAYAKKABI
- Salim YurdakulSEÇİME GİRİYORUM
- Cüneyt AltuntaşFİLMLER-3
- Rüya ÇağlaONUR ŞENER
- Raif ÇevirmeAKKUŞ TURİZMDE HEDEFLERİNE ADIM ADIM GİDİYOR…
- Oktay AltunorduREFİK HOCA
- Selçuk ŞimşekEĞİTİM
- Ahmet ÇakırMÜPTEZEL
- Çiğdem Türk ÖzçelikÇÖPTEN RAHATLIK DİYARI
- 12:32 İlçe Ziyaretlerine Devam Ediyor
- 12:27 Kötülük her zaman kötü mü?
- 12:22 Bağırsak sağlığı psikolojiyi etkiliyor
- 12:20 59 yıl önceki anılarını hatırlatan hediye !
- 12:21 Fatsa'ya 100 Kumbara ve 12 Mobil Atık Merkezi
- 12:19 DİŞ SAĞLIĞINDA ÇİFTE ZORLUK!
- 12:15 Tekrarlar ve uzatmalar kekemelik belirtisi olabilir!
- 12:07 Başkan Tavlı, Dernek Yetkililerini Ağırladı
- 12:05 İl Turnuvasında Büyük Başarı
- 11:50 Kahveci'den 2025 Bütçesi İçin Memur ve Emekli Talepleri
- 11:42 Ünye Belediye Başkanı Tavlı: "Halkla İç İçe Çalışıyoruz"
- 11:14 Mesudiye’de Tır Kazası
- 11:14 Yükselişle Yeni Güne Merhaba Dedi
- 10:52 Altınordu'da Apartmanda Yangın
- 10:40 Donald Trump'tan Dr. Mehmet Öz'e görev
Fındık Fiyatı
Mehmet Emin Danış
ADIYAMANDA İNTİHAR GİRİŞİMLERİ YİNE ARTMAYA BAŞLADI!
Özellikle kişilerin psikolojik baskıya maruz kaldığı dönemlerde intihar girişimine yöneldiği belirtiliyor.
Savaşlarda, ekonomik krizlerde ve afetlerde bu gibi olumsuzlukların arttığı da gözlemleniyor.
Örneğin, ekonomimizin %6.1 oranında küçüldüğü ve enflasyonun %70’e dayandığı 1999 krizinin ardından ülkemizde intihar vakalarında artış olduğu net görülüyor. 2002 yılında hükümet değişse de söz konusu bunalımın geçiştirilmesi kolay olmadı.
2007-2012 yıllarında yaşanan ekonomik kriz ve arap baharının oluşturduğu belirsizlik döneminde ülkemizde, en çok da Güneydoğu Anadolu Bölgemizde artış görülmüştü. 2012 yılında konuya dikkat çeken ikinci bir yazıyla olayların araştırılmasına vesile olmuştum. Adıyaman İl Genel Meclisi Kadın Hakları Komisyonu "intihar olaylarını incelemek" amacıyla çalışma yapmış ve "Adıyaman ve Türkiye’de İntihar Vakaları" başlıklı yazımda bu komisyonun açıkladığı rakamlara da değinmiştim, şöyle ki;
Komisyonun Başkanı İrfan Yılmaz’ın açıklamasına göre Adıyaman Barosu, Adıyaman Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Kamer Vakfı'nın verilerinden faydalanılarak Hacettepe Üniversitesi tarafından 2003-2004-2005 yıllarını kapsayan bir bilimsel araştırma yapılmış. Bu yıllar arasında 210 intihar girişimi kayıtlara geçmiş ama 2007 yılında 210 kişi, 2008 yılında 299 kişi, 2009 yılında 402 kişi, 2010 yılında 372 kişi, 2011 yılının 11 aylık verilerine göre 374 kişinin resmi verilere göre intihar girişiminde bulunmuş.
İrfan Yılmaz, “intihar vakalarında kadınların oranının erkeklere nazaran hayli yüksek olduğu tespit edilmiştir” demişti.
Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere de, Milletvekilliği döneminde Meclis’teki konuşmasında; “Adıyaman Sağlık Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğünün intihar ve cinnet vakalarıyla ilgili çalışmaları olduğu belirtilse de bu çalışmaların akıbetini henüz bilmiyoruz” demiş ve rakamları şöyle açıklamıştı:
“2015-2019 yılları arasında Adıyaman’da toplam 98 yurttaşımız intihar ederek yaşamına son vermiştir. Bu yurttaşlarımızın 71’i erkek, 27’si ise kadın.
Benim konuyu yeniden köşeme alma sebebim sadece olayların artışına dikkat çekmek, uyarıcı kaynaklarla konuyu kamuoyunun bilgisine sunarak belki de olabilecek bir kitlesel çalışmanın ana fikrini oluşturmaktır.
Dediğim gibi konuyu uzman olarak değerlendirme imkânım yok, sadece gazeteci-yazar sıfatıyla yetkililerin, ailelerin ve hatta bu düşünceye takılmış sorunlu kişilerin dikkatini çekmektir.
Kesin olan bir şey var ki, depremin ardından geçen 1 yıllık durgunluğun ardından son aylarda Adıyaman’da intihar girişiminde ciddi bir tırmanış söz konudur ve konuyla ilgili kitlesel bir çalışma yapmanın zamanı gelmiştir. Gerisini uzmanlar ve elbette yetkililer bilir.
Bana kalırsa psikiyatrik hastalıklar, sosyal nedenler ve psikolojik nedenleri tetikleyen sebep ekonomik durumdur. Ekonomisi iyi olan kişi hayatın bütün nimetlerinden faydalanabilir, bu da ruhsal baskı oranını azaltır.
İntihar ruhsal bir sorun olduğuna göre ruhen rahat olan kişinin intihara yönelmesi ihtimali de zayıflar. Dilediği gibi giyinen, dilediği araç-gereci alabilen, dilediği gibi yiyen, gezen ve eğlenen kişinin intiharı düşünmek için bir nedeni kalmaz ki… Bu gerçekler karşında hem ülke yöneticileri, hem onların politik rakipleri hem de bireyler olarak tüm toplumun üzerine bazı görevler düştüğü de bilinmektedir.
Mesela, işsizlerin bunlaıma girmesinin en büyük etkenlerinden birisi olan adaletsiz işçi alımlarına çözüm bulunarak, mesela kanunlardaki boşlukları “adalet” çerçevesinde doldurarak, mesela gelir dağılımındaki “adalet”sizliklere, mesela eğitimdeki “eşitsizliklere” kısacası psikolojimizi etkileyen “adaletsizlik” kavramının etkisinden kurtulmamız gerekir. Çünkü yoksulluķ içerisinde 'adaletsiz bir dünyada yaşamak' duygusu insanların psikolojisini bozan bir etkendir.
Bunu da iktidar sağlamalıdır. Birden fazla maaş alan kişilere “kendine gel” demek, kamu yöneticilerine “harcamalarınıza dikkat edin” demek, topluma lüks tüketim enjekte eden dizi yapımcılarına “siz ne yapıyorsunuz” demek, işçi alımlarında torpil yapan komisyonlara “Allah’tan korkun” demek, en önemlisi de yoksullukla mücadele eden halka olumsuz etki yapmamak için konuşmalarına ve davranışlarına, özellikle de gerginliğe neden olacak yüksek sesli açıklamalarına dikkat etmek iktidara düşer…
Eğer “iktidar kendi üzerine düşeni yapıyorsa” toplumun pskikolojisini olumsuz etkileyecek açıklama ve davranışlardan kaçınmak da elbette muhalefete düşer…
Bize, yani halka da “bütün bunlar yapıldıktan sonra” sabretmek düşecektir… Biz, yani halk zaten sabırlı olmak görevini yıllardır yapıyoruz, mesele politikacıların görevlerini yapmasına kalmıştır.
Kısacası ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar çuvaldızı kendilerine iğneyi ise bizlere batırmalılar.
Bu konuda benim söyleyeceklerim bu kadar ama yazı vesilesiyle uzmanların emek verip de dile getirdiği bazı kaynak bilgileri de sizlere sunuyorum, söz şimdi uzmanların:
İNTİHAR VE SEBEPLERİ
Çeşitli intihar yöntemleriyle gerçekleştirilen intiharın evrensel tek bir sebebi yoktur. Çoğunlukla intihar eden kişilerde öne çıkan sebep depresyondur. Diğer faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
* Acı (düzelemeyecek fiziksel bir acı)
* Ruhsal gerilim (bir ölünün ardından yaşanan acı)
* Suç (vicdan azabı ya da yargısal cezadan kaçmak)
* Ruh hastalığı (depresyon, şizofreni, travma)
* Madde kullanımı
* Finansal kayıplar (kumar bağımlılığı, işten kovulmak, batmak)
* Çözülemeyen seksüel konular (karşılıksız aşk, aşk acısı, cinsel sorunlar)
İntiharın katı tanımına uymayan diğer sebeplerde şunlardır:
* Din (intihar saldırısı)
* Politika (Politik intiharlar)
* Savaş (Kamikaze ve savaş esnasında askerlerin psikolojisinin bozulması)
* Yaşama bağlayan bir neden olmaması veya yaşamı anlamsız bulmak.
İNTİHARA TIBBİ BAKIŞ
Modern tıp, intiharı ruh sağlığıyla ilgili bir konu olarak görür. Sürekli intihar etmeyi düşünen ve hatta bunun planını da detaylı olarak yapan kişinin tıbbi yardıma ihtiyacı olduğu uzmanlar tarafından dile getirilir. Eğer hasta intihar planında kullanacağı, çekici gelebilecek çeşitli aletlere (tüfek, uyuşturucu) kolayca ulaşabiliyorsa bu durum daha da ciddiyet kazanır. Depresyonda olan insanların intihara daha yatkın olduğu düşünülmektedir.
FELSEFİ OLARAK İNTİHAR
İntihar konusu felsefe tarihi boyunca düşünürlerin ilgisini çekmiş, katı bir şekilde intihara karşı olan ve lanetlenmesini isteyen düşünürlerin yanı sıra, onu savunan ve olumlayan düşünürler de olmuştur.
İNSAN NEDEN İNTİHAR EDER?
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Başkanı Şeref Özer, geçmiş yıllardaki nir açıklamasında Türkiye’de intihar oranlarının batı ülkelerine göre daha düşük olduğuna işaret ederek; “Başta depresyon ile alkol ve madde bağımlılığı olmak üzere çeşitli ruhsal hastalıklar, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerine ait örseleyici yaşantılar, olumsuz aile içi etkileşimler, sosyal yalıtılmışlık, toplumsal dayanışma azlığı, ekonomik sorunlar, kayıplar, umutsuzluk, dürtüsellik, göç gibi sosyo-ekonomik etmenler intihar riskini artırmaktadır” diyor.
İNTİHARI ÖNLEME ÇALIŞMALARI
Günümüzde intiharı önleme çalışmalarının beklentiyi karşılayacak düzeyde olmadığını belirten Şeref Özer, bu yöndeki girişimlerin her geçen gün daha da önem kazandığını ifade ederek; “Bu yönde gerçekleştirilen araştırmaların büyük çoğunluğu intihar sonrası gözlenen stres ve çeşitli bozuklukların düzeltilmesi ve tekrarlayan intihar davranışını azaltmaya yönelik çalışmaları içermektedir. Bu yöndeki çalışmalar intiharın kaynağını ve aranacak çözümleri daha çok bireysel değişkenlere bağlama ve toplumsal nedenlerini göz ardı etme eğilimi göstermektedir. Oysa bir çok araştırma, intiharın yaygınlığının bu denli artışında başta işsizlik ve ekonomik sorunlar olmak üzere bir çok toplumsal ve ruhsal etkenin sorumlu olduğunu göstermiştir. Tüm bunlara karşın risk etkenlerini ortadan kaldırmaya ya da bireyi bu risk etkenleriyle karşılaştırmayı engellemeye yönelik birincil koruyucu çalışmaların yapıldığını söylemek olanaklı değildir.”
CUMA NAMAZI’NDA İNTİHAR HUTBESİ
İntiharla mücadeleyi çeşitli yöntemlerle sürdüren uzmanların en büyük destekçilerinden birisi de elbette din adamlarıdır. Genel olarak dini inanca sahip insanlar elbette din adamlarının tavsiyelerini dikkate alacaktır.
Cuma hutbesinde konuyla ilgili vaazda intiharın dinen kesinlikle yasaklandığının altı çizilerek toplumun dikkati çekilmeye çalışılmalıdır.
Bu konudaki son sözleri bir vaazdan cümlelere bırakıyorum:
“İntihar, bir insanın bilinçli bir şekilde herhangi bir fiille kendi yaşamına isteyerek son vermesidir. İslâm'da, dinin temel amaçlarının başında gelen, nefsin korunması ilkesinin bir sonucu olarak, kişinin nasıl haksız yere başkasını öldürmesi yasaklanmışsa, kendi canına kıyması da aynı şekilde yasaklanmıştır. Kur’ân'da geçen ve öldürmeyi yasaklayan ayetler, her iki durum için de söz konusudur. Hangi sebeple olursa olsun, İslam dini intihar etmeyi büyük günahlardan saymakta ve şiddetle yasaklamaktadır. Kur’ân-ı Kerim’de; ‘Ey iman, edenler! Mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir’ buyrulmuştur.
Aynı şekilde Kur’ân-ı Kerim’de haksız yere bir cana kıymış olanın, bütün insanları öldürmüş gibi olacağı bildirilmiştir.
‘Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın,’ mealindeki ayet de dikkate alınarak, kişinin kendi ölümüne yol açacak davranışlara girişmemesi vurgulanmıştır. Hadis-i şeriflerde de intihardan şiddetle kaçınmayı gerektiren ifadeler yer alır. Bu hadislerin anlatmak istediği şey, insanın kendi canına kıymasının affedilemeyecek ölçüde büyük bir suç ve günah olduğu gerçeğidir. Peygamberimiz yedi helak edici günahın içeri-sinde cana kıymayı da saymıştır.”
Mehmet Emin Danış