Ortadoğu'nun, dolayısıyla dünyanın en bakir ve verimli topraklarının Türkiye'de olduğunu bilmeyen yoktur; varsa da son günlerde pıtırcık gibi türeyen sosyal medyanın bazı aptal fenomenleridir... (ki onlar da bilir ama salak görünmek ve tuhaf davranmakla para kazandıkları için bilmiyor gibi rol yaparlar.)
Bundan 40-50 yıl öncesine kadar ülkemizi besleyen, arttığı için zaman zaman afete maruz kalan bazı ülkelere yardım olarak gönderdiğimiz tarımsal ve hayvansal ürünlerimizi şimdi sadece hatıralarımız arasında anıyoruz.
Bu güzelim cennetteki yeraltı zenginliklerimizin değerini ansiklopedilere sığdıramıyorken yer üstü varlığımız düşman çatlatıyor...
Evet, şu son yıllarda iflasın eşiğine gelmiş; evinde tüketeceği sebze, meyve, süt, yoğurt, yumurtayı bile ucu holdinglere dayanan marketlerden temin eden çiftçilerimize rağmen dünyada halen kıskanılan bir tarım ve hayvancılık sektörümüz var...
Evet, son 25-30 yıldır adeta "ekmeyin" diye teşvik edilen ve teşviklerle ellerindeki stokları tüketilen, bu arada çoğunluğu İsrail kaynaklı (genetiğiyle oynanmış ve ikinci ürünü vermeyen) tohumlara mahkûm edilmiş çiftilerimize rağmen güçlü bir tarım ve hayvancılık sektörümüz var...
Yani herkes biliyor ki "Ya Hû" dediğimiz anda "ayağa kalkmış" dev bir ülke oluruz; (Politik muhalefet ayaklarına bu konuda yapılan gayretli çalışmaları da inkâr etmeden) söylüyorum; formül çok basit..
Yapılacak şey sadece ne, biliyor musunuz?
1- "Modern tarım" diye bize dayatılan ve yutturulan söylem ve eylemleri yerle bir etmek...
2- Samimi ve içte bir "seferberlik çağrısı" yapıp kahraman çiftilerimize "siz isteyin biz verelim, yeter ki samimi ve dürüst olun" diye seslenmek...
3- Her alanda gerçekten ve samimi teşvikler vererek sektörün borçlarını bitirmesine yardımcı olmak...
4- Tarlaların ihtiyaç duyduğu dönemler nadasa bırakılmasını sağlamak, hasat sonrası anız yakılmasını önlemek, kimyasal gübre ve ilaçlamaya karşı programlı bir çalışma başlatmak...
5- Zirai değerlerimizi yok etmeye çalışan turist kisvesi altındaki ajanları ve onlara satılmış hainleri sıkı takibe alıp, sert tedbirler ve yaptırımlarla önlemek...
(2019)
Mehmet Emin Danış