Bugün sohbetimize, burada daha çok mısrâlarıyla karşımıza çıkan ârif muallimlerden bir arkadaşımız Şenel ÖZATA Bey'in şiir tadında veciz nesriyle başlıyoruz:
AÇ-AÇIK, DUL-YETİM; ÂİLE-TOPLUM!
"Sorumluyuz evlat!
Birimiz-ikimiz değil, hepimiz sorumluyuz.
Yaşadığımız aileden, değerlerini paylaştığımız toplumdan sorumluyuz.
Açından, açığından, dulundan, yetiminden sorumluyuz.
Sorumluluğumuz akıl ve irade kullanımı ile(ergenlik) başlıyor. Elimizdeki tüm imkanları kapsıyor. Sorumluluklarımız sahip olduğumuz nimetler ölçüsünde artıyor, çoğalıyor.
Peygamberler Serveri Hz. Muhammed(sav) buyurmuşlar ki:
"HEPİNİZ ÇOBANSINIZ, GÜTTÜĞÜNÜZ SÜRÜDEN SORUMLUSUNUZ."
Günümüz insanı sorumluluk almak istemiyor. Her tür sorumluluktan kaçıyor. Özellikle gençlerimiz, sorunsuz ve sorumluluğu olmayan bir hayat istiyor.
İslam sorumluluk sahibi insanlarla yaşanır. Toplum sorumluluğunun farkında olan insanların omuzlarında yükselir. Allah'a karşı sorumlulukla başlar bu duruş. Tüm varlıklara karşı sorumluluklarla zirveleşir. Allah'a karşı sorumluluklarını ıskalayan birinin diğer sorumluluk gösterileri bir aldanıştan ve aldatıştan ibarettir.
Zerrece iyilikten ve zerrece kötülükten insan hesaba çekilecek.
Ne mutlu o gün yüzü ak, kâlbi pak olanlara...
Selam ve dua ile.."
YÜZÜ AK, KÂLBİ PÂK DEYİNCE
Evet, Şenel Bey üstâdımız, şiir yönü de olduğu için, hitâbının son bölümünü AK ve PAK olarak kâfiyeli bağlayınca bizim de aklımıza bir tevâfuk olarak Ulubey Müftümüz Hâki ÖZGÜL Bey Hoca'nın geçen cumâ günü de tekrarladığı benzer kâfiye ve sesleri barındıran duâsı geldi.
DUÂNIN YERİ, NİYÂZIN DEĞERİ
Değerli dostlar; şunu başta söyleyelim ki; DUÂ çok özel ve kapsamlı bir konu. Kulluğun özü, için aynası. Bir nevî içini Rabbe birebir dökme sahnesi. Onun için duâ ve niyâzın kulluk serüveninde çok ayrı bir yeri var ve de çok önemli. Anlatmakla bitmez ve burası ayrı bir konu.
ŞOFÖRLER, PEHLİVANLAR, HOCALAR
Bizim bu gün anlatacağımız şey duânın pratiği, görünen yüzü, yansıyan tarafıyla ilgili. Ve de, her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi, her şoförün bir yol, her pehlivanın bir güreş, her hocanın da bir âmin tutuşu vardır.
* ÂYETLER, HADİSLER; ÖZEL DUÂLAR*
Nitekim, dikkât ederseniz, Âyetler ve Hadislerden seçilip okunan temel Arapça müşterek duâlar yanında bir de her hocanın hattâ herkesin de kendine, durumuna, çevrenin ve de ülkenin, ya da dünyânın gündemine göre gönlünü Rabbine açtığı kendi dilinde değişik cümlelerden oluşan, biraz da mesaj verme, günün olaylarına karşı duruş belirleme, yönlendirme nitelikli olarak kendisine özgü tekrarladığı, yâni bir nevî diline pelesenk ettiği duâları vardır.
HÂKİ HOCA'NIN DUÂ DİLİ
Örnek vermek gerekirse, Ulubey Müftümüz Hâki ÖZGÜL Hocamızın, yukarda sözünü ettiğimiz, gerek câmide, gerekse düğün, cenâze, dâvet gibi toplu yerlerde yaptığı konuşmaların sonunda, zihinlere yerleştirmek, toplumsal bir şuur uyandırmak adına sık sık tekrarladığı, bendenizin de çok hoşuna giden, üç aşağı beş yukarı şu cümlelerden oluşan bir duâ tarzı var. Önce onu paylaşalım sizlerle:
İFFET VER, İZZET VER, HAYIRLI EVLÂT VER
"Elhamdülillâhi Rabbil'Âlemîn
Wes'Salâtü wes'Selâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin we alâ âlihî we sahbihî ecmaîn...
Yâ Rabb; makam-mevkî, imkân-kudret verdiğinde ADÂLET te ver,
Mal ve servet verdiğinde CÖMERTLİK te ver,
Güç ve kuvvet verdiğinde MERHAMET te ver,
Tevâzu ve hoşgörü verdiğinde İZZET de ver,
Gençlik ve güzellik verdiğinde İFFET de ver,
Âile verdiğinde; ülfet, mutluluk, EVLAT da ver,
Her türlü dertlerimize, kederlerimize karşı bizlere ferahlık, FERHAT da ver.
YÂ RABB! HAYIRLA YÂD EDİLENLERDEN EYLE!
Kimi yüzlerin karardığı, kimi yüzlerin ağardığı o çetin, zor günde; yüzlerimizi AK eyle,
İşimizi, derdimizi, dâvâmızı, özümüzü, sözümüzü, yönümüzü HAK eyle,
Bedenimizi tüm kirlerden ârî, kazancımızı her türlü haramlardan PÎRÜPÂK eyle,
Affedicisin, affı seversin; biz günâhkâr, mücrim kullarız; taksîrâtımızı YOK eyle,
ALLÂH'IM! Hayır ve hasenâtımızı, tevbe-yi istiğfârımızı ve de kaderine rızâmızı ÇOK eyle,
Bizleri, İslâm üzere yaşayıp, îmân üzere ölenlerden, hayırla yâd edilip, hayırlı eserler, izler bırakanlardan eyle...
Sübhâne Rabbike Rabbil'izzeti ammâ yasıfûn,
We selâmün alel'mürselîn, Âmîn, Âmîn, Âmîn
Wel'hamdü lillâhi Rabbil'Âlemîn el-Fâtiha maas'SALAVÂT..."
BÂZEN YEMEK SONRASI BİLE
Bir ilâhiyâtçı olarak âcizâne biz de bulunduğumuz yerlerde görev tevdî edilirse ya da iş bize düşerse sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmeye, sondaki duâlarda da, bâzen ortamın durumuna göre yemek sonrası bile bu kısmı monte ederek duâ yapmaya çalışırız. Bizim her duâdan istifâdeye gayret ettiğimiz gibi sizlerin de, yukarkilerden olduğu gibi bundan da faydalanacağınızı, fikir edineceğinizi düşünerek, âyet ve hadislerden oluşanların ardından finâl olarak okuduğumuz kısmı arz ediyoruz:
HAYIRLARIN FETHİ, ŞERLERİN DEF'İ
Geçmişlerimizin rûhu, bâkîlerin (geride kalıp hayatta olanların) selâmeti,
Hayırların fethi, şerlerin def'i
Milletimizin, memleketimizin, tüm İslâm yurtlarının sulh ve selâmeti,
Ordularımızın karada, denizde, havada; her türlü hâl ve şartlarda Mansur ve muzaffer olması için,
Bize duâ eden, duâ bekleyen kardeşlerimizin hayırlı muratlarının müyesser olması için,
Bacılarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimiz ve akrabâ-i taallükâtımızın intibâhiyet ve istikâmetleri için,
Cümle can, cânân ve yârânımız, kısaca sevgi hâlemiz içerisinde bulunanların din-îman selâmetleri,
Başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlumlar ve mağdurların kurtuluşu,
İslâm Âlemi'nin dirlik-düzenlik, Vahdet ve hilâfeti, İnsanlığın hidâyeti için,
Çocuklarımızın hayırlı işlerinin, hayırlı eşlerinin olması, onların güzel günlerini görmeyi bizlere nasip etmen için,
Cümlesinin, cümlemizin bundan sonraki hayatlarımızda hayırlılarla karşılaşmamız, kötülerin musallat olmaması için,
Hayâtımızın da memâtımızın da, ömrümüzün de, ölümümüzün de hayırlı olması için,
Lütfunu, keremini, afv ü mağfiretini bizlerden, sevdiklerimizden, Ümmet-i Muhammed'den esirgememen için,
Çoluk-çocuğumuz, eş-dostlarımız, tüm sevdiklerimizle berâber bizlere böylece hep berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmayı lûtfetmen için;
Yâ Rabb; hâsseten rızâ-yı şerîfin içün EL-FÂTİHA...