KÜÇÜK DÜŞÜNMEK!
Toplumu oluşturan bireyler olarak, kişiliğimizi, kimliğimizi ifade eden
bazı davranışlar sergileriz; sergilediğimiz bu davranışlar, bizim kim
olduğumuzu ifade eder.
“Sen kimsin?” sorusuna verdiğimiz en güzel cevap, toplum içindeki
var ettiğimiz davranışlarımızdır.
Biz neysek, davranışlarımız da odur.
Ne iyi adam!
İyi insan!
Adam gibi adam!
Hiç yakıştıramadım!
Olmadı!
Adam mı?
Cümlelerini çok duyar, kişilerin tanımlanmasında da çok kullanırız.
İster kabul edelim ister kabul etmeyelim, kişinin toplumdaki yeri
davranışları kadardır.
Ne kadarsak o kadarızdır…
Herkes için bu böyledir.
İster cahil, ister okumuş olsun hiç fark etmez kişi, toplum içinde nasıl
bir davranış sergilerse, toplum kişiye o davranışa göre değer verir.
‘Sen cahilsin, sen okumuşsun’ demez.
Böyle bir ayrıma da gerek duymaz.
Zülfü Livaneli, akademisyenlerin bazıları için: “Türkçeyi bile doğru
dürüst konuşamıyorlar, bilimden bir haberler.” demişti.
Akademisyenlerin, ekran karşısında doğru dürüst konuşamadıklarını,
alanlarına hâkim olmadıklarını, yeterli donanıma sahip olmadıklarını
fark etmek zor değildir.
Ziya Paşa bir beytinde diyor ki: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."
Aynen öyledir.
Fazla söze gerek yoktur.
Küçük ya da büyük düşünmek, kişinin mevkisi ile ilgili değildir.
Kişi, doçentte olsa profesörde olsa kendini geliştirememişse, bilimsel
bir ürün ortaya koyamamışsa ‘küçük düşünüyor’ demektir.
Kendini yetiştirdiği oranda kişi büyük olur, büyük düşünür.
Küçük düşünenleri suçlamıyor, yargılamıyorum.
Toplumsal yaşamda kabul görmüş davranış şekilleri vardır; bu
davranış şekli tüm topluma zuhur etmiştir.
Toplum neyse birey de odur.
Birey aileden, sokaktan, okuldan ne gördü ise onu öğrenir.
Hariçten bir şey öğrenmez.
Öyle bireyler çıkar ki birilerinden, bir yerlerden etkilenir, bir şeyler
öğrenir.
Bilgili, bilinçli birey olur.
Bilgili, bilinçli birey için de çözülemeyecek mesele yoktur.
Küçük sorunlar mesele olmaktan çıkar.
Büyük düşünür, büyük yaşarlar…
Sokağa indiğinizde “iyi insan kime denir?” dediğinizde başlarlar
madde madde saymaya…
Belki de en çok bilinen, “iyi insan, ideal insan kime denir?” sorusunun
cevabıdır.
İyi insan, ideal insan büyük düşünen insandır.
Okudukça, araştırdıkça, sorguladıkça büyük düşünülür ve büyük insan
olunur.
Hiç dert edinmeyecek şeyleri dert etmek, küçük sorunları büyütmek,
sorun edilmeyecek meseleleri sorun etmek küçük düşünmektir.
Toplum, küçük düşünen insanlarla doludur.
Basit hesaplar yapmak da küçük düşünen insanların davranış şeklidir.
Kişi, büyük düşünmelidir.
Büyük yaşamalıdır.
Ataol Behramoğlu “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var” şiirinde
şöyle der:
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük
yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına…
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…
Şairinde dediği gibi küçük düşünmek, kişiyi küçültür.
Büyük düşünmek büyük yaşamak gerek hayatı.
Yaşamak şakaya gelmez, gelmemelidir de çünkü, hayat küçük
düşünüp küçük yaşayacak kadar değersiz değildir.
Dünyaya bir kez gelen insan, hayatı en iyi şekilde yaşamalı ve yaşamın
hakkını vermelidir.
Büyük düşünmek, tüm küçük sorunları çözecek insanların yaşamdan
zevk almasını sağlayacaktır.
En çok kötülük küçük düşünmekten gelir.
Küçük düşünen insanlar, yaşamı hem kendilerine hem de başkalarına
zehir ederler.
Kardeşim, yaşadın mı büyük yaşayacaksın!
Bu kadar!