Değişmek ve gelişmek  herkes tarafından değilse bile belli bir kesim insanımız tarafından önce kabul edilemez gibi görülebilir.Ama hayat şartları seni beni ve hepimizin değişmesini ve gelişmesini zorunlu kılmaktadır.

Çevrendeki insanlar değişiyor ve gelişiyorsa sende buna ayak uydurmak zorundasın.Aksi halde ben böyle geldim böyle giderim, yada gitmem lazım dersen inatla değişime ve gelişime direnerek kendi kendini,dolayısıyla aileni yalnızlaştırarak yok etmekten ziyade kendi haline bırakarak yalnız başına kalmasını sağlayarak ezer,üzer kendi kendisini,yemesine, bitirmesine,tüketmesine zemin hazırlamış olursun…

İnsan olarak değişmemiz ve kendimizi gelişen çağa uydurmamız için bizlerle birlikte yol alan diğer canlıların değişimlerini ve gelişimlerini  izlediğimiz belgeselleri örnek verebiliriz. 

Çoğunuz, çoğumuz hayattan ve kendimize göre yaşanan olumsuz gidişat başta olmak üzere evde işte boş kalan zamanlarımızda okuyarak kendimizi değiştirmek ve geliştirmek yerine,işin kolayını seçerek izlemek zorunda kaldığımız televizyon haberlerinden ve magazin programlarından sıkılınca,hiç olmazsa kimsenin-kimsenin lehinde yada aleyhinde ileri geri konuşmadığı hayvanlar aleminin yer aldığı  belgeselleri izleriz yada izlemek durumunda kalırız ki; kendimizi ve kafamızı dinlendirelim diye.

Belgesellerde düne kadar rengini ve yaşam şekillerini beynimize nakşettiğimiz nice canlıları farklı renkte ve alışkanlıklarda görürüz, görüyoruz da.

Bu canlılar değişerek gelişerek yaşam tarzlarından nasıl taviz vermiş olmuyorlarsa, biz insanlarda taviz vermiş olmayacağımız için kendimizi geliştirerek değişime ayak uydurmak zorundayız. 

Ama herkes ve her kesim gibi sözde değil,özde önce insan diyen herkes bu değişim ve gelişimi birilerinin,diğerlerine nefret söylemleriyle değil, “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” misali insanca, varsa iyi örnekleri,yoksa değişimi ve gelişimi şu-şu özel nedenlerden dolayı gerek gördüklerini mütevazı bir dille güzel güzel anlatıp insanların güvenini kazanarak yönlendirmeye çalışmalılar…

İnsan fani dünyamızın olmazsa olmaz en özel ve en önemli canlısıdır.Bu nedenle insanın insana değer verme mecburiyeti vardır.Çünkü inancımız gereği topraktan geldik toprağa döneceğiz çaresiz.İnsanlarda sonuçta dönmek durumunda olduğu toprak ana gibidir.Toprak ana neyi verirsen misliyle sana geri verir.insanlar da toprak ana misali iyi verirsen iyi,kötü verirsen günümüzde olduğu  misliyle sana geri verir toprak ana. 

Ancak üzülerek ifade etmemiz gerekirse bizim insanımıza geçmişten günümüze, özelliklede son yıllarda toplum olarak hiç de alışık olmadığımız nefret söylemleriyle iyi yerine sürekli kötü verildi ve halen de kötü verilmeye devam ediliyor..

Kötü verildiği içinde kötü yani olumsuzluk olarak misliyle geri dönüyor…

Halbuki sorumluluk sahibi insanlarımız ve idarecilerimiz  değişmesini ve gelişmesini istediğimiz umut ettiğimiz insanlarımıza toprak ana misali iyi vermiş olsaydı,kişisel olarak insanlarımızın değişimi ve gelişimi de o üçlüde kolay olacaktı..Bugün ülke ve insanlar olarak yaşadığımız derdi ve sıkıntı yerine çoktan değişmiş,gelişmiş ve gül gibi yaşayıp gidecektik topyekun milletçe diyor, saygılar sunuyorum.