Aşık Veysel 23 Mart 1973'te tamda gönlündeki gibi doğa uyanmaya başladığında Sivas'ın Şarkışla ilçesi Sivrialan köyünde yaşama tutunduğu onlarca gözünü, sabaha karşı 03.30 sıralarında yumdu.
Vasiyeti üzerine ölümünden sonra bir tam gün evde bekletildi."Azrail gelir gelmez hemen beni alıp toprağa götürmeyin. Bir gün evde kalayım"demişti.Ertesi gün köyün hemen karşısındaki tatlı eğilimli Ayıpınarı merasında toprağa verildi.
Türk bayrağına sarılı bu taşıyanların hemen önünde oğlu Ahmet vardı.Elindeki irice dikdörtgen teypten Aşık Veysel'in sesi yükseliyordu:
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
...
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han ,konan göçer
Ay dolanır,yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
...
Onun da önünde torunlarından biri tabutu taşıyanlara yön gösteriyordu.Toprak ıslaktı,kıştan bahara evriliyordu.Torun çok iyi ezberlemişti yolu.Ezberlemişti ama, yolda yol değildi.Köylüler gide gele iz bırakıp patika haline getirmişti,hepsi o kadar.Nihayet taze kazılmış mezarın başına geldiler.Aşık Veysel'i sazıyla birlikte mezara indirdiler.Sonra kendisinin dediği gibi yaptılar.Teypten kendi sesi yükseliyordu:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme..
Üzerine,çok sevdiği toprak kürek kürek atılırken sazı alıp, dünyaya bıraktılar.
Aşık Veysel,vasiyetine tam uyularak toprağa verilmişti..Orada Ayıpınarı'nda toprağa kavuşmak istemesinin nedeni şuydu:
Annesi Gülüzar onu 79 yıl önce 1894'te koyunların yaylada olduğu günlerde ,Ekim ayının sonunda oracıkta doğurmuştu..Genel kabul gören tarih 25 Ekim idi.Aşık Veysel,nasıl doğduğunu sormuştu annesine..Belki de sormadan anlatmıştı:
"Koyunları sağmak için daha gideyim dedim.Halime baktım iyiydim.Daha doğmana vardı epey.Babanda evde yoktu.Çıktım evden, Ayıpınarı'na vardım.Birden sancılandım.Nasıl sancı,tarifi yok.Oracıkta çöktüm kaldım.Etrafıma bakındım,küçük bir Çalılık var. Hemen oraya doğru yanaşıp çalının dibine yerleştim.Çok geçmedi,sen geldin.Çevreye bakındım,kimse yok Göbeğini aldım,bir taşın üstüne koydum,öteki taşı üstüne vurdum da vurdum..."
Aşık Veysel sanki o an doğmaktaymış gibi heyecanla dinlemişti annesini:
"Göbeğinin tam kesildiğini gördükten sonra bir güzel önlüğüme sardım. İste o sırada davara giden kadınlar geldi. Beni o halde görünce hemen yanıma koştular.Seni ağlar görünce rahatladılar. Demek ki hayattaydın. Ee benim yüzüm de onları tedirgin edecek halde değildi demek ki... Onlarla birlikte bende rahatladım. Ben ayağa kalmaya yönelince, hemen dibine çökmüş olanlar da sevinerek kalktılar..."
Aşık Veysel'de doğrulur gibi oldu, annesini dinlerken. Devam etti Gülüzar Ana:
"Kadınlarla birlikte usul usul eve geldik. Hepimizin yüzü gülüyordu. Sen dünyaya gelmiştin, hayattaydın. Doğumdan sonra seni kucağa almak, ağlayışını dinlemek, hayatta olduğunu bilmek çok güzeldi..."
Gülüzar Ana aynı gün Ayıpınarı otlağından bebeğini bağrına basıp yürüyerek eve gelişini hayatı boyunca unutmadı. Yaz bitmiş, sonbahar geliyordu. Koyunların sütünü sağmaya giderken, süt vereceği Veysel bebeği bağrına basıp eve getirmişti.
İşte Gülüzar Ana'nın Veysel'i doğurup eve getirdiği yol, Âşık Veysel'in ölümünde cenazesini evden çıkarılıp mezarına götürüldüğü yol oldu
Âşık Veysel öyle istedi." Benim cenazemi evden alın" dedi,"anamın doğurup eve getirdiği yoldan doğduğum yere getirin, orada toprağa verin. Mezarım doğduğum yer olsun."
Akıl Sağlığı yerinde vatan millet ana ve oğul ve canlı sevgisi ve saygısı var olan tüm büyükler gibi bizlerde söyler dururuz da kimsecikler bizduymaz ve dinlemez.
Ama Dünyaca ünlü Âşık Veysel'imiz ve onu doğurmak la bırakmayıp hayırlı ve uğurlu bir evlat olarak yetiştirip devletin ve milletin hizmetine sunmuş özde Gülüzar analar ve o anaların yetiştirdiği Âşık Veysel ayarındaki İyi ve güzel ahlaklı vicdanlı örnek uygar insanlar refaha erdirecektir.
Çünkü ülke ve insanlar, kendinden başkasını düşünmeyen idareciler yüzünden ülkemizin ve insanlarımızın içine düştüğü ve düşürüldüğü vahim durumdan birinci derece sorumlu ve en ağır vebal altındadırlar.
Günümüzde yaşanmaz halde olan Atatürk Türkiye'si Cennet vatan ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti devletimizi ve aziz milletimizi Gülüzar Ana niteliğindeki özde analar ve onların Âşık Veysel kalitesinde yetiştirdiği özde evlatlar refaha erdireceklerdir.
Yüce Allah'ın yarattığı insan, Dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun dünyanın her yerinde insandır ve insan onuruna yakışır biçimde Atatürk'ün bize emanet ettiğin Cennet vatan Ülkemiz ve ülkemizin sahibi insanlarımızla ve insan dostu canlılar ile huzur ve güven içerisinde yaşayacağımız günler “Doğduğum yer mezarım olsun diyenler ”ile yakındır, yeter ki umudumuzu yitirmeyelim aziz insanlar diyor,saygılar sunuyorum.