Perşembenin gelişi Çarşamba'dan bellidir, derler.
Nihayet tarımda yapılan yanlış kararların neticesiyle her alanda yüzleşiyoruz.
Hafta içerisinde ülkemiz genelinde yaşananların bir örneği daha önceleri görülmedi.
Tüm dünyaya seyirlik olduk.
Her haliyle utanç verici.
Hele de tarım ülkesi bir memleketin bu noktaya gelmesi içler acısı.
Ayçiçeği ithalatında dünyada birinci sıradayız. Tükettiğimiz ayçiçek yağının yüzde 36'sını ithal ediyoruz.
Bu durum ayçiçeğinde böyle de diğer tarım ürünlerinde farklı mı?
Daha geçen 2019 yılında savaş halindeki Suriye'den patates ithal etmemiş miydik?
Gerçek şu.
Türk çiftçisinin üretim adına tarımsal faaliyetleri yeterli düzeyde değil.
*
Ayçiçek yağına bir zam daha geleceği haberini alan vatandaşlarımız marketlere hücum etti. Yağ alabilmek için adeta birbirlerini ezdiler.
Daha düne kadar litresine 5 lira ödediğimiz, bu günlerde 25, 30 lira olan Ayçiçek yağına "zam gelecek, stoklarda yağ kalmamış, tükenmiş, bulunamayacakmış" dedikodusu eklenince marketler adeta yağmalanma görüntülerine sahne oldu.
Bir tarafta yağ tenekeleri forkliftlerin üzerinden kapışılırken bir tarafta market rafları görevlilerince boşaltılarak yağı saklama uğraşılarını izledik.
Olan bitenler nasıl ifade edilir doğrusu kelime bulmakta zorlanıyorum.
Zamlardan etkilenmeme adına 30, 40 lira ev bütçesine katkı sunmak isteğini anlarız.
Ne de olsa geçim sıkıntısı hat safhada...
Ama yok olacak, bulunamayacak söylentilerini nereye koymak lazım.
Koskoca ülkede yağ yok olur mu?
Savaş dolayısıyla yola çıkmasına izin verilmeyen 4 gemi dolusu tonlarca ayçiçek yağı Rusya'dan geliyor.
Yani anlayacağınız yağ var.
...
Tabii ki bu durumlara düşmemek lazımdı. Tarım toprakları Anadolumuzun her köşesinde kendi ihtiyacımız olan ürünleri kendi çiftçimiz üretmeliydi.
Ama öyle oldu böyle oldu yanlış uygulanan politikalar sonucunda (yanlışı yapan da gitti)Türk halkı tarımsal üretimde dış ülkelerin çiftçisinin ürettiğine bakar hale geldi.
Çözüm basit.
Kendin üreteceksin.
Üretimin pahalı da olsa gıdada dışa bağımlı kalmayacaksın.
İthalata doğal afet durumlarında başvuracaksın.
Unutulmamalı ki el atına binen yol ortasında kalır...
Ya Rusya o 4 gemiyi göndermeseydi...!
Geçmişin Türkiyesi'nde yağlı tohum, ayçiçeği, ham yağ ithalatı mı vardı?
Yoktu.
Başta Trakya bölgesi olmak üzere Türkiye'de üretilen ayçiçeği ve soya fasulyesi ürünlerden yağ ihtiyacımızı karşılıyorduk. Hatta ihtiyaç fazlasını ihracat bile yapıyorduk.
Hemen şurada; denizin kenarında yağ üreten eski adıyla Ordu SOYA Fabrikası'nda ithal ürünler mi işleniyordu.
*
Bu durum değişmeli.
Yerli üretime dönmeliyiz.
Ayçiçeğini, soya fasulyesini bizim çiftçimiz üretmeli.
Devletimiz yabancı çiftçiye verdiği desteği( ithalat yapmak bir destektir) yerli çiftçimize vermelidir.
Nitekim bu eksikliği gören yerel yönetimlerimiz özellikle büyükşehir belediyelerimiz yerli çiftçileri illerinde ciddi manada destekleyen projeler uyguluyorlar.
Duyduğumuzda mutlu oluyoruz.
Yarınlarımıza daha güvenle bakıyoruz.
Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) İstanbullu çiftçileri destekleme adına ayçiçeği tohum dağıtması sevindirici bir haber. Türk milleti adına doğru bir karar.
Sonuçta ülkem ve bizim çiftçimiz kazanacak.
*
İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından "ayçiçek yağı" paylaşımını gördük.
Mesaj şöyle;
"Ekonomik olarak ve tedarik açısından zor zamanlardan geçilen bugünlerde, üreticileri destekliyoruz. İstanbul genelinde 1586 çiftçiye 2538 torba yağlık ayçiçeği tohumu desteği veriyoruz."
Ayçiçeği üretiminde Trakya Bölgesi illeri belediyelerinden de İstanbul Büyükşehir Belediye'si benzeri desteklerini çiftçilere vermesini bekliyoruz.
Yeterli midir, yetmez. Asıl desteği çiftçilerimize devletimiz yapmalıdır.