22 Mart dünya su günüydü.
Bu başlık altında dünya yaşamında suyun ne denli önemli olduğu bu günde yapılan etkinliklerle dile getirildi.
Ülkemizde su, özellikle içilebilir su sıkıntısı kurak geçen yaz günlerinde günlük haber bültenlerinin konusu oluyor.
"İstanbul'un barajları kurudu, şu kadar su kaldı, 15 günlük, bir aylık suyumuz var" gibi.
Bu tür haber anonslarını duyduğumuzda susuzluğun ne büyük tehlike olduğu aklımıza gelir.
Hemen o haberlerin ardından kendimizce sevdiklerimiz için suya ulaşmak, susuz kalmamak adına planlar yapar, çareler ararız.
*
Türkiye bilimsel verilere göre "su fakiri" bir ülke.
Dört bir yanımızdan ırmaklar, nehirler, dereler akıyor. Göllerin, göletlerin manzarasında keyif sürüyoruz. Ancak, maalesef içilebilir sudan yana yoksuluz. Acı gerçek gelecek yıllarda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağımızdır.
Şayet bugünden tedbirini almazsak suya özellikle içilebilir suya devletimiz, yerel yönetimler yatırım yapmaz ise çok değil belki de 10 yıl sonra içmeye su bulamayabiliriz.
Mesela, Ordu ilimizde her bir iki kilometre aralıklarla denize akan 10'larca dere, ırmak var.
Geçmişte suları içilen bu derelerden şimdi hangisinden bir avuç su içebiliyoruz.
*
Evlerimizde musluklardan bol su akıyor.
Pahalıda olsa sıkıntısını yaşamıyoruz.
Ancak kimse güvenipte mutfağının musluğundan akan sudan doyasıya su içebiliyor mu?
Onun için market rafları marka marka sularla dolu.
Her eve damacanalarla su servisleri yapılıyor.
Devlet kurumları dahil her iş yerinde işlenmiş sulardan su içiliyor.
*
Bilimsel araştırmalarda durum ülkemiz adına hiç iç açıcı değil.
Ziraat ve Sulama Mühendisi Prof. Dr. Sabri Şener, "Dünya Su Günü" sebebiyle, dünyada ve Türkiye'deki su sorununa dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Bir bölümünü paylaşayım:
"Türkiye’nin suyu
Türkiye’nin mevcut su potansiyeline göre kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1500 m3’tür. Nüfus artışı sonucu bu miktar 2030 yılında 1220 m3’e inecektir. Dünya ölçülerine göre yıllık kişi başına düşen su miktarı 1000 m3’ten az ülkeler su fakiri, 2000 m3’ten 3000 m3’e kadar olan ülkeler az suyu olan, 8000 m3’ten fazla olan ülkeler su zengini ülkeler olarak adlandırılıyor. Bu durumda ülkemizin su zengini bir ülke olmadığı açık bir şekilde görülmektedir.
Türkiye halen su kaynaklarının yarıya yakın bir kısmını kullanabilmektedir. Ancak 2030 yılına kadar su kaynaklarının tamamını kullanması beklenmektedir. En büyük kullanıcı yüzde 70’e varan pay ile tarım (tarımsal sulama) sektörüdür. Belediyeler (evsel kullanım ve içme), yaklaşık yüzde 15, sanayi yaklaşık yüzde 15’ini kullanmaktadır. Gelecek 20 yılda tarım sektörünün payı azalırken sanayinin payının artması beklenmektedir."
*
Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki
ülkemiz su zengini bir ülke değil. Tasarruflu su kullanmakda bir yere kadar.
Çare içilebilir su kaynaklarını çoğaltmak, üzerinde kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapıp geleceğimiz için çok önemli soruna bugünden çözüm aramak olmalı.
Ordu ili olarak geleceğimizi şekillendiren Ordu Büyükşehir Belediyemiz devletin programını beklemeden örnek olabilecek akarsularımızın temizlenmesi kirliliğinin ortadan kaldırılması, içilebilir ırmaklar haline getirmesi için çalışmalar başlatabilir.
Geleceğin su sorununa bugünden çözüm arayabilir.